Bernard Rose’un Clive Barker’ın kısa öyküsü The Forbidden’dan (1985) uyarladığı Candyman (Şeker Adam’ın Laneti/1992) doksanların dikkat çekici …
Bernard Rose’un Clive Barker’ın kısa öyküsü The Forbidden’dan (1985) uyarladığı Candyman (Şeker Adam’ın Laneti/1992) doksanların dikkat çekici yapımlarından biri oluverdi. Devam filmleri Candyman: Farewell to the Flesh (1995), Candyman: Day of the Dead (1999) yapıldı. 1992 yapımı korku filmi zaman içinde kült bir klasiğe dönüştü. 2021 tarihli son versiyonun yapımcısı Jordan Peele (Get Out, Us) o sıralar 13 yaşındaymış, filmden çok etkilenmiş: “İlk kez bir Amerikan filminde siyahi bir adam başroldeydi, ana karakteri canlandırıyordu. Cesur bir seçimdi. Film beyaz bir kadının gözünden anlatılıyordu, bu hayalet öyküsünü siyahi bakış açısıyla çekmek en büyük düşümdü” diyen Peeele, yeni Candyman’i Nia DaCosta’ya (Little Woods) teslim etti.
“Şeker Adam, bir şehir efsanesi, bir canavar. ABD her zaman siyahilerden canavarlar yarattı. Irkçı bir ülkede büyürken tıpkı şeytan çıkarma ayininde olduğu gibi travmamdan kurtulmamı bu film sağladı diyebilirim. Şeker Adam öyküsü sürekli yineleniyor, zamansız bir öykü. İlk filmde 1890’lardan başlayarak günümüze geldi,şiddet döngüsü hiç durmadı. Tarih hep tekerrür etti. Acıları, üzüntüleri, travmaları hep birlikte yaşadık, yas tuttuk. Siyah adamlar yedi kez çocuklarının gözleri önünde sırtlarından vurularak öldürüldü. Bu dehşet verici olayların, görüntülerin ne denli yaygın olduğunu yansıtmak istedim. Bu Amerika’nın , çocukluğumun öyküsü. Gerçek travma ve korku arasındaki çizgiyi aşmamaya dikkat ettim, kent efsanelerinden ilham aldım” diyor DaCosta. 2018’de projeyi ele alan yönetmen, George Floyd’un polis tarafından nefessiz bırakılıp öldürülmesinden bir ay sonra Candyman’in ilk fragmanını yayınladı. Fragmanda, kuklalar kullanıldı, siyahi adam polisler tarafından katlediliyordu.
Senaryoyu, Jordan Peele ve Win Rosenfeld ile birlikte yazan DaCosta, yeni çevirim Candyman’de ırksal adaletsizliği, siyahilerin ülkedeki ikilemini, sistematik polis şiddetini, kültür yağmacılığını, yerel sorunların örtbas edilmesini, şiddetin şiddet doğurmasını vurguluyor. Fiziksel şiddetin dışında psikolojik şiddeti, dar gelirli siyahi ailelerin yaşadıkları konutlarından çıkarılıp başka yerlere yollanmasının altını da çiziyor. Şeker Adam 2021, beyaz adamın şiddeti yüzünden ölen sayısız siyahinin acısının, yasının, öfkesinin yansıması, Şeker Adam bir kişi değil, geniş bir topluluk.
Sinema tarihinde genellikle yeniden çevirimler özgün yapımların gölgesinde kalırlar ama Da Costa, etkileyici bir açılış sekansıyla filmine giriyor, Robert Aiki Aubrey Low’ın müziği, John Guleserian’ın görüntüleri çok başarılı. Ressam Anthony (Yahya Abdul Mateen II) ve küratör sevgilisi Brianna (Teyonah Parris) Cabrini-Green’deki kentsel dönüşüm geçiren lüks konutlarına taşınmışlardır. Geçmişte büyük acıların yaşandığı bu bölgeyi dönüştürmek, konforlu binalarla donatmak bir çözüm değildir. Şeker Adam efsanesi ve bu bölge Anthony’yi çok etkiler, yeni sergisinn konusu Cabrini-Green olur.
Terkedilmiş sosyal konutları gezerken karşısına çocukluğunda Şeker Adam’la karşılaşmış olan William (Colman Domingo) çıkar, Anthony’e her şeyi, ayna, arılar, kanca, kaçırılan bebek, şekerlerin Içindeki jiletler, beyaz kadın Helen, siyahi ressam Daniel Robitaille’yı anlatır. Anthony büyük bir tutkuyla sergisini hazırlar. Galeri kapandıktan sonra galeri sahibi Clive (Brian King) ile sevgilisi Jerrica (Miriam Ross) katledilirler. DaCosta, kıyım sahnelerini estetik bir bütünlükle yansıtır.
Nia DaCosta’nın yazıp yönettiği, Jordan Peele’in yapımcısı olduğu, Yahya Abdul Mateen II, Teyonah Parris, Colman Domingo, Cassie Kramer, Nathan Stewart -Jarrett, Rebecca Spence, Kyle Kaminsky, Heidi Grace Engerman, Nadia Simms, Malic White, ilk filmdeki Tony Todd ile Vanessa Estelle Williams’ın oynadığı Candyman (Şeker Adam’ın Laneti/2021) bugün gösterime girdi.