Türkiye günlerdir ailesinin zoruyla cemaat yurdunda kalmaya maruz bırakılan, yaşadığı sıkıntılar ve gelecek kaygısı nedeniyle yaşamına son veren …
Türkiye günlerdir ailesinin zoruyla cemaat yurdunda kalmaya maruz bırakılan, yaşadığı sıkıntılar ve gelecek kaygısı nedeniyle yaşamına son veren 20 yaşındaki Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara’yı konuşuyor.
Yaklaşık bir ay önce kaydettiği belirtilen video mesajında bir cemaat yurdunda kaldığını söyleyen Kara, ibadetlere zorlandığını ve ders çalışmaya vaktinin kalmadığını söylemiş ve şu ifadelere yer vermişti;
”Son üç yıldır Müslüman değilim. Şu an bir cemaat yurdunda kalıyorum hiç kalmak istememe, bunu aileme defalarca söylememe rağmen beni burada kalmaya zorladılar.”
Enes’in videolu mesajı ve arkasında bıraktığı mektubun ardından tarikat ve cemaat yurtlarının gerçeği bir kez daha gözler önüne serildi. Cemaat yurtları kapatılsın etiketi kısa sürede Türkiye’nin gündemine oturdu.
AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan ise Meclis’te, cemaat yurdunda gördüğü sistematik baskı nedeniyle intihara sürüklenen üniversite öğrencisi Enes Kara ile ilgili Kara’nın videoda belirtmesine rağmen kaldığı evin cemaat yurdu değil, ‘gençlerin hür iradesiyle açtığı bir öğrenci evi’ olduğunu iddia etti. Özkan, bu evlerin denetlenmesinin ‘demokrasiyle bağdaşmayacağını’ öne sürdü.
Enes Kara’nın kaldığı Nur Cemaati yurdunda yaşamına son vermesine ilişkin olayı yargıya taşıyan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Nur Cemaati Yurdu Sorumluları, Elazığ Valisi Dr. Ömer Toroman, Vali Yardımcısı hakkında suç duyurusunda bulunan HKP avukatlarından Doğan Zafer Çıngı, Özkan’ın açıklamalarını ve devlet içindeki tarikat yapılanmasını Cumhuriyet’e değerlendirdi.
“ÖZKAN DA BU YURTLARI DESTEKLİYOR”
AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın FETÖ geçmişine değinen Çıngı, “Özkan, rüzgâr tersine dönmeden önce uzun yıllar boyunca FETÖ’nün en büyük savunuculuğunu yapmıştır. Yine FETÖ’nün ordumuzdaki Mustafa Kemalci, ilerici subayları ve askerleri tasfiye operasyonu olan Ergenekon ve Balyoz operasyonlarını kanal kanal gezerek savunuculuğunu yapmıştır. Bu olayda da görülüyor ki kendisinin de dediği daha önce bir kez bile denetleme yapmadıklarını hatta ev statüsünde olduğu için yapmalarının doğru olmayacağını söylemesi, aslında ortada var olan cinayeti, intiharmış gibi servis ettiği kendisinin de bu tarikat-cemaat gibi evlere, yurtlara karşı olmadığını tam tersine açıklamasından söylediği üzere desteklediği anlaşılıyor” dedi.
“DEVLETİN GÖREVİ BUNU ENGELLEMEKTİR”
FETÖ’DEN SONRA DA CEMAAT- DEVLET İLİŞKİSİ DEVAM ETTİ
AKP’nin insanlığı orta çağ karanlığına götürüp o karanlıklara mahkûm etme konusunda tarikatlarla etle tırnak gibi kaynaşık durumda ve birbirlerinin besin kaynakları olduğunu söyleyen Çıngı, şu ifadeleri kullandı;
“AKP’giller; geçmişte FETÖ’ye verdikleri ve sundukları olanakları, bugün başka isimli ama aynı amacı taşıyan zehirli gerici yapılara vermektedirler. FETÖ’den sonra da cemaat-devlet ilişkisi devam etti. Şimdi de başka cemaatler devlete çöktü. Sağlık, eğitim, güvenlik vb. birçok alanda farklı tarikatların-cemaatlerin hâkimiyeti var. Hatta bu alanlara ait bakanlıkların bakanları ve görevlileri dahi o cemaatlerin hala devam eden aynı gerici kafa yapısına sahip müritleri. AKP yandaşı herhangi bir tarikatın-cemaatin onayından geçmek, bugün devlet kademelerinde görev alabilmenin asıl koşulu olmuştur. İşte laiklik tüm bunlar yaşanmasın diye çok önemlidir. Ve laikliğin olmadığı bir yerde bilimden, özgürlükten, demokrasiden bahsedilemeyeceği için, aslında doğrudan Enes Kara’nın ve başka birçok gencimizin de katili olmaktadır. Bunlarda vicdan teşekkül etmemiştir. İşte o yüzdendir Cahit Özkan gibilerinin Enes Kara’nın hayatının baharında canına kıymasına bu kadar kayıtsız kalması, acıma duymaması, üzülmemesi.
Bundan dolayı tarikat-cemaat yurtlarının ‘amasız, fakatsız’ yasaklanması ve kapatılması, bu yönde doğrudan eyleme geçilmesi gerekmektedir. Başka herhangi bir yolu yoktur.”
ERDOĞAN’IN SÖZLERİYLE ÇELİŞTİ
Öte yandan FETÖ kumpası davalarının savunuculuğu yapmasıyla bilinen Özkan’ın yine FETÖ yapılanmasına benzer Nur cemaatine ait olan bu evlerin denetlenmesinin ‘demokrasiyle bağdaşmayacağını’ öne sürmesi ise oldukça dikkat çekti.
Çünkü, Özkan’ın Başvekili olduğu partisinin genel başkanı ve dönemin başbakanı Erdoğan 2013 yılında AKP grup toplantısında, yurtlarda kız öğrencilerin erkek öğrencilerle ayrıştırılması çalışmasının yapıldığını ifade ederek, “Yüzde 70 oranında bu gerçekleştirildi. Biz sorumluluk makamında muhafazakar demokrat bir parti olarak herkesin çocuğu bize emanettir. Biz kızların erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik etmiyoruz” diye konuşmuştu.
Erdoğan yine aynı konuşmasında kız ve erkeklerin aynı evlerde kaldığı ihbarlarını bir kenara atamayacaklarını dile getirerek “Valiliklerimizle, emniyet teşkilatımızla bu tür ihbarları değerlendirip, üzerine gidiyoruz” demişti.
Bugüne döndüğümüzde ise öğrencilerin baskıya, istismara maruz bırakılıp katledildiği cemaat evlerindeki durum, ihbarlara ve çağrılara rağmen dikkate alınmıyor. Kız ve erkeklerin aynı evde kalmasına gösterilen hassasiyet cemaat evlerine gösterilmiyor, teşkilat devreye girmiyor. Türkiye’nin geleceği olan öğrenciler ise bu evlerde kalmak zorunda bırakılıyor.
Nitekim 2013 yılında demokrat olduklarını söyleyerek evleri denetleyen iktidar partisi yine bugün denetlemenin demokrasiyle bağdaşmadığını öne sürerek sorumluluk üstlenmiyor. Özkan’ın açıklamaları ise kendi partisinin genel başkanı Erdoğan’ın açıklamalarıyla ters düşüyor.