Bu hafta izleyiciyle buluşan “Örümcek Adam: Eve Dönüş Yok” (Spider-Man: No Way Home) ardı ardına darbeler yediğimiz şu son aylarda (aslında …
Bu hafta izleyiciyle buluşan “Örümcek Adam: Eve Dönüş Yok” (Spider-Man: No Way Home) ardı ardına darbeler yediğimiz şu son aylarda (aslında yıllarda demek daha doğru belki) bir nebze de olsa bizi başka bir âleme götürecek denli eğlenceli, hareketli bir izlencelik, bunu en baştan teslim edelim. İtiraf edeyim, MCU ve benzeri franchise’ların filmlerinde yer yer fena halde sıkılırım ve özellikle aksiyon sahnelerinde esnemeye başlarım ama bu sefer vaktin nasıl akıp geçtiğini anlamadım desem yeridir.
İZLEMEDEN OKUMAYIN!
Bu kısmı filmi izlememiş olanlar okumasın; sağlam spoiler (sürpriz bozan) var zira. Yazının başlığından da anlamış olanlarınız olmuştur mutlaka, hem Tobey Maguire hem de Andrew Garfield filmde önemli bir ölçüde rol alıyorlar. Bu son maceraya nostaljik damgayı vuran da hem onların hem de onların eski filmlerde savaştığı unutulmaz kötü adamların dönüşü. Neden dönüyorlar derseniz, bir önceki Örümcek Adam filminin (“Far From Home”) sonunda Mysterio (Jake Gyllenhaal) gider ayak kahramanımızı ifşa etmiş ve Örümcek Adam’ın aslında Peter Parker olduğunu dünya âleme açıklamıştı. İşte tam da bu noktadan başlayan yeni filmde Peter Parker’a ve yakın çevresine yönelik tehditler yüzünde Peter soluğu Dr. Strange’in yanında alıyor ve zamanda geri dönerek Mysterio’yu engellemek istediğini söylüyor. Bunun mümkün olmadığını söyleyen Dr. Strange ise herkesin Peter Parker’ın Örümcek Adam olduğunu unutturacak bir büyü yapabileceğini söylüyor. Ama işler sarpa sarınca geçmişten açılan bir portal ile onun asıl kimliğini bilen herkes bugüne geliyor.
Tom Holland’ın canlandırdığı Örümcek Adam’ın bir “origin” (başlangıç) hikâyesinin olmadığı yönünde eleştiriler vardı bugüne dek.
PARKER’IN TRAVMALARI
Gerçekten de Peter Parker’ın hikâyesi aslında bir dönüşüm ve büyüme hikâyesidir. Karakterin dönüşümünde sadece radyoaktif örümceğin ısırığı değil, yaşadığı büyük travmalar da rol oynar. İlk üçlemede Ben Amca’nın öldürülmesi, ikinci üçlemede Gwen’in ölümü gibi. Tom Holland’ın Peter Parker’ı ise sadece Tony Stark’ın ölümüyle bir travma yaşadı ki bu da kimseyi tam anlamıyla tatmin etmiyordu. Bu sefer, özellikle duygusallığı zirve yapan bir hikâye uyarınca, iki büyük travma bekliyor Peter Parker’ı. Yani nihayet onun da büyümesinin temellerini görüyor, anlıyoruz. Bu anlamda önemli bir eksiği de doldurmuş oluyor Jon Watts imzalı “Örümcek Adam: Eve Dönüş Yok”. Velhasıl, serinin tutkunları ve aksiyon sinemasının meraklıları için kaçırılmaması gereken bir film, bizden söylemesi. (Ve evet, iki tane de ek sahne var, yazıları sonuna kadar izleyin.)
SALONDA COŞKULU ANLAR