Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Demirtaş, böbreği su ile çalışan bir motor ya da …
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Demirtaş, böbreği su ile çalışan bir motor ya da makine gibi düşünerek günde 2 litre civarında su tüketilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin “böbrek taşı kuşağı”nda yer aldığını ifade eden Demirtaş, şu bilgileri verdi:
“Bu yüzden hem ülke hem de Kayseri olarak taş hastalıklarıyla yoğun karşılaşıyoruz. Taş hastalıkları ihmal edildiği zaman en önemli komplikasyonu böbrek çürümesi ve böbrek yetmezliği şeklinde karşımıza çıkıyor. Böbrek taşı kendini kolik dediğimiz çok şiddetli bir ağrıyla gösteriyor. Bu ağrı kıvrandırıcı, yerlere yatıran, doğum sancısından sonra en yüksek derecede yer alan bir ağrı. Bu nedenle böbrekteki taş ya da kanaldaki taş bu ağrıyı yaptığında fark etmemek mümkün değil.”
‘SESSİZ TAŞLARA DİKKAT!’
Böbrek ağrısıyla ortaya çıkan hastalıklarda tedavinin mümkün olduğunu anlatan Demirtaş, şunları aktardı:
“Sessiz dediğimiz taşlar var. Genellikle çok taş hastalığı geçiren, tedavi olan hastalarda bazen taş idrar kanalını tam tıkar ve sessiz hale gelir. Taş hareket edemediği için ağrı oluşturmaz ve böbreği çürümeye doğru götürebilir. Ayrıca böbrek taşı için yapılan endoskopik cerrahilerde de tedavinin bir komplikasyonu olarak oluşan darlıklar olabilir. Rutin kontrolleri aksatmamak gerekir.”
Böbrekte taş oluşmasının pek çok nedeni olduğuna dikkati çeken Demirtaş, taşların kalsiyum tabanlı, enfeksiyon, sistin, ürik asit taşı gibi çeşitlendiğini belirtti.
Demirtaş, kahve, çay gibi oksalattan zengin gıdaların tüketilmesinin taş oluşumu için zemin hazırladığını aktararak, şu ifadeleri kullandı:
“Böbrek taşı hastalarında biz taşı alıp analize gönderiyoruz. Taşın mahiyetini öğreniyoruz, ne cins bir taşsa ona göre diyet önerisinde bulunuluyor. Genel olarak kalsiyum tabanlı taşlar, özellikle tuzdan kaynaklanır. Dolayısıyla tuz tüketiminin azaltılması taş oluşumunu da azaltır. Et ve hayvansal kaynaklı proteinler kalsiyum taşı oluşumuna zemin hazırlar. Ülkemizde Güneydoğu ve Doğu Anadolu’ya gittiğimizde susuzluk da arttıkça taş hastalığının daha çok görüldüğünü söyleyebiliriz.”
‘AĞRI HİSSETTİKLERİNDE MUTLAKA DOKTORA DANIŞSINLAR’
Sol böbreği taş ameliyatının ardından ortaya çıkan komplikasyondan dolayı yüzde 7 çalışan Şule Çopursuz’un tedavisiyle ilgili de bilgi veren Demirtaş, klasik tedavilerde bu hastanın böbreğinin alınması gerektiğini ancak literatüre giren “Demirtaş İki Aşamalı Tedavi” yöntemi sayesinde böbreği alınmaktan kurtardıklarını dile getirdi.
Şule Çopursuz ise yoğun ağrıyla hastaneye gittiğini, böbreğindeki taşın kanala düştüğünü öğrendiğini ve taşın alındığını anlattı.
Bir ay süreyle böbreğine stent takıldığını belirten Çopursuz, şöyle devam etti:
“Sonrasında yoğun ağrılar yaşamaya başladım, hastaneye gittiğimde stentin idrar torbasına düştüğü söylendi. Abdullah hocaya geldim, bir tel takarak böbreğin çalışıp çalışmadığına bakıldı. Tel takılınca böbreğim cevap verdi ve sonrasında ameliyata girdim, böbreğimin iyileştiğini gördük. Yılda bir kere kontrole giriyorum. Böbreğinde taş şikayeti olanlar ya da daha önce operasyon geçirenler ağrı hissettiklerinde mutlaka doktora başvursunlar.”