İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü’nden araştırmacılar tarafından yapılan yeni bir çalışmada, sera gazı emisyonlarının aşırı oranlarda devam …
İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü’nden araştırmacılar tarafından yapılan yeni bir çalışmada, sera gazı emisyonlarının aşırı oranlarda devam etmesi halinde 2050 yılına kadar ölümcül ısı dalgalarının yedi kat daha fazla artacağı belirtildi.
Uzmanlar, Nature Climate Change adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışma kapsamında gelecekteki çeşitli emisyon senaryoları altında aşırı sıcaklık olaylarının sıklığını modelledi. Rekor kıran sıcak hava dalgalarının, küresel ısınmanın şiddetiyle değil, iklimin ısınma hızıyla daha olası hale geldiği bulundu.
Bununla birlikte araştırmacılar, yüksek emisyonlu bir senaryoda, rekor kıran, haftalarca süren aşırı sıcaklıkların, 2050’ye kadar olan dönemde, son otuz yılda olduğundan 2-7 kat daha fazla olacağını buldu.
ÖZELLİKLE KUZEY ORTA ENLEMLERİ TEHLİKEDE
Ayrıca, sıcak hava dalgalarının görülme sıklığının 2051-2080 döneminde 3 ila 21 katına kadar artacağı belirtildi. Söz konusu ölümcül sıcaklıklardan en fazla düzeyde kuzey orta enlemler etkilenecek ve bölgede bu tür olaylar her 6-37 yılda bir tekrar edecek.
Çalışmanın başyazarı Erich Fischer, “Modeller yalnızca daha yoğun uç noktaları değil, aynı zamanda önceki rekorları kıran olayları da yansıtıyor. Isınma olmadığında neredeyse imkansız olan bu rekor düzeydeki aşırılıkların önümüzdeki on yıllarda gerçekleşmesi muhtemeldir” dedi.
Fischer, insan faaliyetlerinden kaynaklı ısınmanın başarılı bir şekilde nötrlenmesi durumunda, geçmişte yaşanandan daha sık ve yoğun sıcak hava dalgalarının olacağını, ancak rekor kıran aşırılıkların daha az görülebileceğini sözlerine ekledi.
KÜRESEL ISINMANIN ETKİSİ
Öte yandan çalışmada yer almayan Bristol Üniversitesi’nden iklim bilimci Vikki Thompson şunları söyledi:
“Geçen ay, ABD ve Kanada’da sıcaklık rekorları kırıldı ve bini aşkın kişi öldü. Avrupa ve Çin’de yıkıcı seller yaşadı. Küresel ısınmanın gezegenimizi etkilediği açık.
Gelecekte neler olabileceğini anlamak hayati bir önem taşıyor. Böyle araştırmalar, 2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’ndan çıkabilecek net küresel emisyon hedeflerine duyulan ihtiyacı gösteriyor.”