Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu, “Kim çıkarıyor bu Resmi Gazete’yi yahu!” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Terkoğlu bugünkü yazısında, Türkiye …
Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu, “Kim çıkarıyor bu Resmi Gazete’yi yahu!” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Terkoğlu bugünkü yazısında, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) İşletmesi Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Ali İhsan Uygun’un görevden alınıp yerine Sun Group şirketinin yönetim kurulu başkanı olarak görev yapan Abdülkerim Murat Atik’in getirilmesini ele aldı.
Murat Atik’in geçmişindeki Adnan Oktar ayrıntısına dikkat çeken Terkoğlu, “1999 yılında, gruba yapılan operasyonda, polisin bastığı adreslerden biri, yeni genel müdürün Atik İnşaat isimli şirketiydi. Atik, o dönem Oktar’ın müridi olması nedeniyle, yargının hedefi oldu. Firar etti, kurtuldu.” dedi.
Terkoğlu’nun yazısı şöyle:
“Hepimiz biraz nevrotiğiz” diyor Freud. Doğru, ama az ama çok, kaygılarımız ve güvensizliklerimiz var. Sakarlık yapıyorsak bilinçaltımız böyle istediğinden. “Aldatıldım” diyorsak belki de irademizin ve arzularımızın esiriyiz.
Tarih: 22 Temmuz 2017.
Hükümete yakın Yeni Şafak gazetesi FETÖ soruşturmalarında yaşanan olağandışılıkları eleştiren bir haber yaptı. “İhbar etti, ihraç edildi” başlığını taşıyordu. Haberde Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nda (TCDD) çalışan Kenan Ülkü’nün hikâyesi anlatılıyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tanıdığınız FETÖ’cüleri ifşa edin. Savcılıklara bildirmeniz lazım. Bu, bir vatanseverlik borcudur” çağrısını emir kabul eden Ülkü, TCDD’deki FETÖ şüphelilerini ihbar etmişti.
Yeni Şafak, sonrasını şöyle haber verdi: “Ülkü’nün verdiği ihbar dilekçeleri üzerine TCDD Teftiş Kurulu Başkanlığı ve savcılıkça soruşturma başlatıldı. Savcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında şu ana kadar ihbar dilekçesindeki isimlerden 62’si çıkarılan kararnameler ile ihraç edildi. Diğer isimler hakkındaki soruşturmalar ise halen devam ediyor.”
Ancak Ülkü’ye göre, sıradan isimler ihraç edilirken daha yukarıdakiler korunuyordu. İhbarla yetinmedi. Muhtarlar toplantısına katılan babası aracılığıyla Erdoğan’a bir mektup ulaştırdı. O mektupta şunlar yazıyordu: “E- Devlet üzerinden zat-ı âlinize muhatap 22 Aralık 2016 tarihli Devlet Demiryolları’ndaki FETÖ yapılanması hakkında dilekçe yazdım. Bu dilekçe üzerine TCDD Teftiş Kurulu Başkanı Nuğman Yavuz beni odasına çağırdı. 167 FETÖ’cünün ihraç edildiğini ve ayrıca 260 FETÖ’cünün daha ihraç edileceğini ve listenin yayımlanmak üzere Ulaştırma Bakanlığı’na iletildiğini belirtti. Fakat listeye baktığımda demiryollarındaki üst düzey yönetim kademesindeki FETÖ’cülerin korunarak sizlere bilgi verilmediğini, zat-ı âlinizin başlattığı milli seferberlik emrine uymadıklarını gördüm.”
TCDD MÜDÜRÜ’NE FETÖ SUÇLAMASI
Gelgelelim haberin özü bu değil…
Ülkü’nün yaptığı ihbarlar istenmeyen yerlere dokununca, hakkında “iftira”dan soruşturma başlatılmış, ardından ihraç edilmişti.
Yeni Şafak’ın ima ettiği ama adını vermediği, Ülkü’nün onca ihraçtan sonra çarptığı sert kaya kimdi acaba?
O kişi TCDD Genel Müdürü Ali İhsan Uygun’dan başkası değil.
Önümde Cumhurbaşkanlığı’na iletilen dosya, savcılıkta açılan soruşturma evrakı, ihbarlar, mektuplar vs. duruyor.
Cumhurbaşkanlığı’ndan Ulaştırma Bakanlığı’na “soruşturun” diye gönderilen yazıda, Uygun’un 16 yıllık Bank Asya hesabında gün gün yer alan değişiklik görünüyor. Öte yandan FETÖ iltisakı nedeniyle kayyum atanan iki şirkete ortaklık, çocuklarını FETÖ okullarına göndermek, FETÖ iltisaklı isimleri işe almak, yurtdışı gezilerinde FETÖ kurumlarını ziyaret etmek gibi iddialar isim, tarih ve yer verilerek yer alıyor.
Kenan Ülkü’nün hikâyesi uzun. Ankara 4. İdare Mahkemesi görevine iade etti. Uğraşlarına devam edince tekrar işten atıldı. TCDD yöneticilerinin şikâyetiyle evi basıldı, FETÖ ihbarlarının kaynağı olduğu söylenen bilgisayarlarına el konuldu. Tutuklandı ve dört ay hapis yattı. Halen tutuksuz yargılanıyor.
YENİ MÜDÜR ‘OKTAR’CI ÇIKTI
Bitmedi…
Geçen cumartesi, Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, kritik bir değişiklik oldu. Ali İhsan Uygun görevinden alındı. Yerine Sun Grup Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkerim Murat Atik atandı.
Evet, dün medyada, Atik’in daha beş ay önce, TCDD ile ilk özel yolcu taşıma anlaşmasını imzaladığı hatırlatıldı. Önemli, TCDD ile iş yapan özel şirketin başındaki isim, TCDD’nin başına atanmıştı.
Ancak “Devlet nereye gidiyor?” denen uygulamada bir detay atlandı.
Ne mi?
Abdülkerim Murat Atik, bugün cezaevine atılan, hakkında bin yılın üstünde hüküm verilen Adnan Oktar Grubu’nun üyesiydi!
Gizli saklı değil…
1999 yılında, gruba yapılan operasyonda, polisin bastığı adreslerden biri, yeni genel müdürün Atik İnşaat isimli şirketiydi. Atik, o dönem Oktar’ın müridi olması nedeniyle, yargının hedefi oldu. Firar etti, kurtuldu.
Bu kadar değil…
2008 yılında sekiz çocuk ve kadının ifadeleri üzerine, Oktar Grubu hakkında bir cinsel istismar dosyası açıldı. O dosyada da Oktar Grubu üyeleri listesinde 40. sırada Atik’in adı yer alıyordu. Davada 18 numaralı sanıktı. Atik, o dosyada da firari oldu, kurtuldu.
Son açılan davada sanık değil, ama dosyadaki ifadelerde onun da grupla ilişkileri anlatılıyor. Mahkemeye gönderilen MASAK raporunda Adnan Oktar Grubu’yla para trafiği yer alıyor.
BULUNAN SİLAH ONUNDU
Daha da ilginci, duruşma tutanakları arasında ilginç bir ayrıntı daha var. Operasyonlarda Adnan Oktar Grubu’nda çeşitli silahlar bulunmuştu. Bir tanesi en son sanık Mustafa Işık’ta görülüyordu. İşte bu silahın eski sahibinin Abdülkerim Murat Atik olduğu, grup içinde devredildiği tutanaklarda yazıyor.
Sadece kendisi değil…
Atik’in şirketlerindeki ortaklarına bakıyorum. Onlar da Adnan Oktar Grubu’ndan isimler. Biri Hasan Basri Güner, firari. Diğeri İbrahim Saral Köprülü, o da firari.
İşin ilginci, ipin ucu çekildikçe TCDD ile Atik arasındaki bağın çok daha önce kurulduğu anlaşılıyor. Zira, TCDD’den İzmir Limanı işletme hakkını bir zamanlar alan şirket de Hasan Basri Güner’in. Elbette elde edilen gelirin önemli bir bölümü Adnan Oktar Grubu’na aktarılmış.
AİLENİN DERİN BAĞLANTILARI
“Bu nasıl olur” diye kritik isimlere sordum…
Murat Atik’in kız kardeşi Ayşegül Esra Atik’in AKP’deki görevlerinden, vekil adaylığından bahsettiler. Murat Atik’in annesinin, Erdoğan ailesinden bazı isimlerle yakınlığını anlattılar.
İşin ilginci, atamanın ardından, Ankara’da da yeni genel müdürün Oktar bağlantıları konuşulmaya başlanmıştı. Abdülkerim Murat Atik’in bir zamanlar Adnan Oktar Grubu’nun finans bölümünde faaliyet gösterdiği, yönetici İbrahim Tuncer’e bağlı olduğu anlaşılmıştı.
Bugün Murat Atik, Oktarcılardan resmi olarak ayrılmış görünüyordu. Ancak organik ilişkisi devam ediyordu. Buna “kadife geçiş” diyorlardı. Nitekim, birçok eski grup üyesi, operasyonlardan sonra, Oktarcılardan şikâyetçi olurken Murat Atik olmamıştı. Hatta grup aleyhine hiç konuşmamıştı.
Kısacası…
TCDD’nin bir önceki genel müdürünün FETÖ ilişkisini yıllarca tartıştık. Hakkında soruşturma yapıldı. Kurum içinde dosyalar dolaştı. Yeni Şafak’ta bile haber oldu. Cumhurbaşkanı’na kadar şikâyetler gitti. Derken, “hızlı treni yetiştiremedi” diye eleştirilerek bir gün Resmi Gazete yazısıyla görevden alındı. Bu kez, Resmi Gazete yazısıyla yerine geldiğini öğrendiğimiz isim, yargılanan Adnan Oktar Grubu ile sapına kadar bağlantılı çıktı.
En küçük memuriyette güvenlik soruşturmaları yapılırken, ceza almasa dahi iltisak sebebiyle insanlar memuriyetten atılırken devletin tepesindeki hayatlar böyle. Bu durum, hem AKP’nin yaşadığı kadro sıkıntısını gösteriyor. Hem de Türkiye’nin artık dikiş tutmayan çifte standartlı düzenini. “Yönetemiyorlar” denilenin fotoğrafı çekilse, ancak bu kadar olurdu.
Bütün bunların sorumlusu kim mi?
Resmi Gazete’yi kim çıkarıyorsa herhalde o!
Keşke onu bulup masaya yatırsak. “Anlat” diyerek bilinçaltını sorgulasak. Belki de o gün kendisiyle yüzleştirecek, “Kandırılmıyorsun, aslında sen hep bunu istiyorsun” diyeceğiz.