Gazetemiz yazarı Barış Doster bugünkü köşesinde “ABD kuşatmasının hedefleri neler?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Doster, Polonya ve Belarus …
Gazetemiz yazarı Barış Doster bugünkü köşesinde “ABD kuşatmasının hedefleri neler?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Doster, Polonya ve Belarus sınırındaki göçmen krizine ilşkin değerlendirmelerde bulundu.
Gerilimin nedenini anlatan Doster, şunları kaydetti:
“Sığınmacılar, göçmenler olarak görünse de asıl neden, Polonya’nın ABD’ye, Belarus’un ise Rusya’ya yakın duran ülkeler olması. Yani büyük güçler arasında çetin bir rekabet söz konusu, ki ABD’nin Yunanistan’a yaptığı yığınağı da bu kapsamda ele almakta yarar var.”
“ABD, YUNANİSTAN ÜZERİNDEN EGE’DE GÜCÜ ARTIRIYOR”
ABD’nin Rusya’yı Karadeniz, Doğu Avrupa, Balkanlar, Baltık Denizi, Orta Asya üzerinden kuşatmaya çalıştığını kaydeden Doster, şu ifadeleri kullandı:
“ABD’nin Yunanistan’a yaptığı yığınağın ve Doğu Akdeniz’e yönelik ilgisinin bir hedefi Türkiye’yi kuşatmak, diğer hedefleri Rusya’yı çevrelemek ve Çin’in bu bölgelere yönelik artan ilgisini engellemek. Zira Çin’in, Kuşak Yol projesi kapsamında Ege ve Akdeniz’le yakından ilgilendiği, Yunanistan’ın en büyük limanı olan Pire Limanı’na yatırım yaptığı biliniyor. Yunanistan’ın stratejik limanlarından olan Atina Limanı’nda ise Rusya’nın ağırlığı artıyor. O yüzden ABD’nin Yunanistan’a yaptığı askeri yığınak, şüphesiz diğer nedenleri yanında, bunlarla da yakından ilgili.”
Doster ayrıca, ABD’nin Yunanistan üzerinden Ege’deki konumunu güçlendirdiğini belirten Doster, “Aynı zamanda da Gürcistan ve Ukrayna’yı NATO üyesi yapmaya, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni devre dışı bırakarak Karadeniz’de kalıcı biçimde bayrak göstermeye çabalıyor” dedi.
“KARADENİZ’DEN UZAK TUTMALI”
Bu koşullarda Türkiye’nin, ABD’yi Karadeniz’e davet etmek yerine, ABD’yi Karadeniz’den uzak tutması gerektiğinin altını çizen Doster, yapılması gerekenleri şu sözlerle anlattı:
“Bunun için de Montrö’yü sıkı sıkıya sahiplenip savunmalı.
ABD’nin, Suriye’de daha fazla inisiyatif almasını istemek yerine, Suriye’yle bir an önce görüşüp Suriye yönetiminin, ülkesinin bağımsızlığı, bütünlüğü, egemenliği ve siyasal birliğini savunmasını kolaylaştırmalı.
Rusya’yla, Çin’le, İran’la ve diğer komşu ülkelerle ilişkileri geliştirmeli, Türkiye’nin öncü olduğu ittifakları olgunlaştırmalı, Türk dünyasıyla, İslam ülkeleriyle bağları daha da güçlendirmeli.
Üretim ekonomisini öncelemeli. Bunu yaparken mutlaka planlamayı hayata geçirmeli. Hem iç talebi hem ihracat potansiyelini gözetmeli.
Eğitim, bilim, hukuk ve demokraside çıtayı yükseltmeli. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü de hiç akıldan çıkarmamalı: ‘Asıl olan iç cephedir.'”