YÖK’ün 2018’deki raporunda, baraj puanının düşürülmesinin “eğitim kalitesini olumsuz yönde etkilediği” vurgulanırken, “yükseltilmesi ise …
YÖK’ün 2018’deki raporunda, baraj puanının düşürülmesinin “eğitim kalitesini olumsuz yönde etkilediği” vurgulanırken, “yükseltilmesi ise kalitenin yükseltilmesi adına önemli bir adım” olarak nitelendirilmişti.
Covid-19 salgını nedeniyle 2021’de Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) katılan öğrenciler için ek tercih hakkı tanınmış ve bu tercihe özel olmak üzere baraj puanı Temel Yeterlilik Testi’nde (TYT) 140, Alan Yeterlilik Testleri’nde (AYT) ve Yabancı Dil Testi’nde (YDT) ise 170 olarak uygulanmıştı. “Boş kalan kontenjanların doldurulmasının ve öğrencilerin üniversiteye yönlendirilerek genç işsizliğin düşük gösterilmesinin amaçlandığı” belirtilen karara karşın birçok üniversitenin kontenjanlarında çok sayıda açık kalmıştı. YÖK, bu yıl ise sınava aylar kala baraj uygulamasının kaldırıldığını ve sınav süresinin artırıldığını açıkladı. Karar, özellikle eğitimcilerin tepkisini çekti.
“KALİTEYİ OLUMSUZ ETKİLİYORDU”
Tartışmalar sürerken, YÖK’ün, konuya da değinilen eski bir raporu ortaya çıktı. Prof. Dr. Yekta Saraç’ın başkanlığı sırasında, 2018’de, YÖK tarafından “Yükseköğretim politikalarında yeni YÖK” adıyla yayınlanan raporun, üniversiteye giriş sınavlarındaki puanların 2009’dan sonra 3 kez düşürüldüğü anımsatılan kısmında, “Bu uygulama, girdi esaslı bir olumsuzluk oluşturuyor ve eğitimin kalitesini olumsuz yönde etkiliyordu” denildi. İlgili bölümde ayrıca “Baraj puanının yükseltilmesi, girdi esaslı bir iyileştirme olup, yükseköğretim süreçlerinde kalitenin yükseltilmesi adına önemli bir adımdır” değerlendirmesinde bulundu. Raporda, “Baraj puan uygulaması devam edecek olup, belli alanlarda uygulanan başarı sıralaması şartı da devam etmektedir” ifadeleri de kullanıldı.