Ali Babacan, partisinin Haftalık Değerlendirme Toplantısı’nda konuştu. Ekonomiyi ve Merkez Bankası’nın döviz kurlarına müdahalesini değerlendiren …
Ali Babacan, partisinin Haftalık Değerlendirme Toplantısı’nda konuştu. Ekonomiyi ve Merkez Bankası’nın döviz kurlarına müdahalesini değerlendiren Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kendisine yönelik açıklamalarına yanıt verdi.
Babacan, partisinin Kurucular Kurulu Üyesi Metin Gürcan’ın ‘askeri ve siyasi casusluk’ suçundan tutuklanmasına ilişkin, “Önceliğimiz, Gürcan’ın haksız yere hürriyetinin kısıtlanmasına karşı hukuk mücadelesine devam etmek, partimize yönelik siyasi saldırıları da püskürtmektir. Diğeri bizim kendi iç siyasi etik meselemiz. Kendi kurallarımız açık, bununla ilgili bir süreç muhakkak işler” dedi. Babacan’ın konuşmasında dikkat çeken noktalar şöyle:
“ÜLKEDEKİ İSTİKRARSIZLIĞI DÖVİZ KURUNA BAKARAK ANLAMAK ZOR DEĞİL”
“Hareketli ve zor günlerden geçiyoruz. Sabah saatlerinde baktığımda dolar 14 liraya yaklaşmıştı. Merkez Bankası’nın müdahalesi, Cumhurbaşkanı’nın konuşması derken kur çalkalana çalkalana devam ediyordu. Yakalayabilene aşk olsun. Geçen hafta bugün dolar 12 civarındaydı, euro 14. Ülkedeki istikrarsızlığı sadece bir dolar kuruna bakarak anlamak zor değil. ‘Dalgalı kur’ diyorlar, bunun adı ‘dalga’ falan değil. Dalgalı kur iner çıkar, oysa son 3 aydır dolar kuru sürekli artıyor. A’dan Z’ye her şeye zam geliyor, halkımız fakirleşiyor. Dün sosyal medyada dolaşan bir görsel var, ayçiçeği yağı kutuları birbirine zincirlenmiş ve kilitlenmiş. Neredeyse bankanın kasası zannedersiniz. Alım gücü yok, esnaf da çalınmasından korkuyor. Bebek mamasını, bezini zincirliyorlar. Esnaf satsa yerine koyacak gücü de yok. 5 Ekim ile 26 Kasım arasına baktığımızda ayçiçeği yüzde 45 zamlanmış, unun fiyatı yüzde 80 artmış. En ucuza karın doyurulan gıdalar bunlar. Dün bir haber izledim. Kasaplarda eti alınmış kemikler satışa sunulmuş durumda. Diyecek laf bulamıyorum. Bu ülkenin senelerce ekonomisini yönetmiş bir arkadaşınız olarak, yüreğimiz parçalanıyor. Benzin kuyruklarını görünce kahroluyoruz. Bir ülke ancak bu kadar kötü yönetilir, bir ekonomi ancak böyle batırılır diyoruz. Ülkemizin ekonomisini mahvettiler. Karnabaharın çeyrek satılması, eti sıyrılmış kemiğin satılması bu ülkeye yakışmıyor. Bir zamanların 12 bin 500 dolar milli gelirine ulaşmış bir ülkeye yakışmıyor.
“BİR SÜRÜ MASAL ANLATMIŞ”
Dün Erdoğan bir sürü masal anlatmış. Sokaktan gelmiş, halkın arasından çıkmış bir siyasetçinin artık o geldiği sokaklardan bihaber olması… İnanın bilmiyor, görmüyor. Yoksulluk nasıl aldı başını gitti, farkında bile değil. Adeta bir paralel evrenden canlı yayın yapıyor. Her konuştuğu saniye memleket fakirleşiyor. Biraz önce partisinin grup toplantısında bir açıklama yapmış, eş zamanlı olarak Merkez Bankası satım yapmış. Merkez Bankası döviz piyasasına müdahale edeceğine Erdoğan’a müdahale etse iş hızlı çözülecek. Merkez Bankası ‘döviz satıyorum’ diyor, sanki hiç döviz varmış gibi. Eksi 50 milyar dolara düşmüş döviz rezervi var; kendi parası değil, dışarıdan borç aldığı para. Dışardan borç aldığı doları satarak Erdoğan’ın fırlattığı kuru durdurmaya çalışıyor. Bu işi bilenler bakıyorlar, bir yandan üzülüyorlar bir yandan kızıyorlar.
“PARADAN 6 SIFIR ATILACAĞINI TÜRKİYE BENDEN DUYDU”
Dün akşamki canlı yayında benden de bahsetmiş. Güya paradan 6 sıfır atılmasının talimatını o vermiş; hatta itiraz ediliyormuş kendisine, ‘Talimat verdim, yapın’ demiş. 6 sıfırın atılması, benim sorumluluğum altında, o gün bağımsız olan Merkez Bankası ile Hazine Müsteşarlığı’nın ortak çalışması altında gerçekleştirilen bir reformdur. Paradan 6 sıfırın atılacağını Türkiye benden duydu. Talimat Erdoğan’dan gelse bunu halka duyurma fırsatını hiç kaçırır mı? İnanın, eğer biz yanlış talimatlara boyun eğseydik, ülkeyi uçurumdan yuvarlayacak zihni sinir projelerine geçit verseydik bu ülke çok daha erken zamanda batardı. Hangi konuyu açarsa açsın bizim cevabımız hazır. Bir de ‘Ekonomik kararların altında benim imzam var’ diyor. O günkü Merkez Bankası bağımsızdı. Merkez Bankası’nın bağımlı olması birkaç yıllık bir süreç ama anlamadı. O günlerde bunu anlasaydı bugün bu vahim hataları yapmazlardı.
“BİZİM DÖNEMDE TEK HANEYE DÜŞEN ENFLASYONU ÇİFT HANEYE ÇIKARAN SİZ OLMADINIZ MI?”
Neden bizler ayrıldıktan sonra ekonomi tepetaklak yuvarlanıyor? Neden faiz bu kadar yüksek, neden enflasyon zirvede? Şu an Erdoğan tek yetkili, engel olan var mı? Tam 3 buçuk yıldır tek yetkili olan siz değil misiniz? Bizim dönemde tek haneye düşen enflasyonu yine çift haneye çıkaran siz olmadınız mı? Senelerce dirhem dirhem biriktirdiğimiz Merkez Bankası rezervlerini satan da sizsiniz. Merkez Bankası yedek akçelerini siz sıfırladınız. İnat edip Varlık Fonu’nu kurdunuz, onu batıran da sizsiniz. Madem eski başarılara sahip çıkıyorsunuz, o zaman buyurun yeniden yapın. Avrupa’da şu anda tek istediğini yapabilen başka bir devlet başkanı yok, böyle bir sistem yok. Hiçbir şekilde savunacak durum yok. Bakın, yıllardır sürekli ‘Enflasyonu düşüreceğiz’ diyor.
“NEREDEYSE 4 YIL OLMUŞ HALA ‘TEK HANEYE DÜŞÜRECEĞİZ’ DİYOR”
Bugünkü grup toplantısında, ‘Faiz bugün yükselir, yarın iner’ demiş. İnmiyor ya. 2 Mayıs 2017, yüzde 11,72 ile başlıyor enflasyon. 9 Aralık’ta enflasyon yüzde 11,84 iken Erdoğan ‘2020’de tek haneli enflasyon rakamına ulaşacağız’ dedi. Ulaşmadık. 13 Kasım 2020’de, ‘Önceliğimiz enflasyonu süratle tek haneli rakamlara, ardından da orta vadeli programımızdaki seviyelere çekmektir’ dediğinde enflasyon yüzde 14. 1 Ekim 2021’de ‘Enflasyonu tek haneli rakamlara düşüreceğiz’ dediğinde enflasyon yüzde 19,89. Bu TÜİK’in dediği, fiyat etiketi gibi. Gerçek enflasyon, en az yüzde 50, TÜFE yani. Bağımsız bir enflasyon araştırma grubu var, onların açıkladığı rakam yüzde 50. Gıda enflasyonuna bakın, ortalamanın çok çok üzerinde. Bu yanlış politikalar Türkiye’de en çok dar gelirli vatandaşlarımızı vuruyor. 2017’de başlamış, 2021 bitiyor, neredeyse dört yıl oldu hala ‘Tek haneye düşüreceğiz’ diyor. Döviz de inmiyor, enflasyon da piyasa faizi de inmiyor. Erdoğan acaba bu kadar kararlı olmasa mı? Her ‘kararlıyız’ dediğinde enflasyon artmış. Makyajlanmış, oynanmış haliyle bile enflasyon tarihi zirvelerde dolaşıyor. Bu tablo, ülkemizin yoksullaşması demek. Ben bunları söylüyorum ya Erdoğan beni kastederek, ‘Bir de kalkmış bana ders veriyor’ diyor. Biz ders vermeye devam edeceğiz. Mevsimsel etkilerden arındırılmış tüketici güven endeksi yüzde 71, rekor bir seviye. Üç ayda tüketici güven endeksi nereye düşmüş? Üç aydır Erdoğan, ‘yeni ekonomik model’ diye dayattığı sistemi uyguluyor; üç aydır da muntazam olarak güven düşüyor.
“BİR YANDAN DA KRİZLERİN ORTAĞI BAHÇELİ KONUŞMUŞ”
Büyük ortağın durumu bu. Dün bir yandan da krizlerin ortağı Bahçeli konuşmuş. Bahçeli, vatandaşların halini gösterdiğimiz videolara biraz alınmış. Bahçeli’ye önemli bir bilgi vermek istiyorum. Bilmiyoruz farkında mısınız ama hafta sonu kongrelerinde gösterdiğiniz videolar sizin eseriniz, ortaksınız, kaçamazsınız. Nasıl ki 2001 yılında başbakanlık önüne yazarkasa fırlatıldığında iktidarın ortağıysanız, bu krizin de ortağısınız. O yüzden size krizlerin ortağı diyoruz. Marketlerde tek un alma, tek yağ alma gibi 70’li yılların uygulamaları da sizin ortağı olduğunuz iktidarın eseri. İktidara siz yine ortaksınız ve ülke yine batıyor. Kaçamazsınız. Hakaret ederek ortak olduğunuz krizin üstünü örtemezsiniz. Kendisi hakaret etmeden konuşamıyor.
“BİZİM BU KRİZİ ÇÖZMEMİZ EN FAZLA 6 AY”
Gençler, ‘Bu ülke düzelmez artık, ben başka ülkede yaşayayım’ diyor. Bu ortamda bugünkü krizin içinde bulunduğu evreye baktığınızda, bunu bizim çözmemiz en fazla 6 ay, daha erken de olabilir. Halkımızdan o etkiyi bir alalım. Bunu size, uluslararası platformlarda kendisine ‘sizden ders almamız lazım’ denilen bir arkadaşınız olarak söylüyorum. Bunu size, bu ülkenin iyi günlerinde imzası bulunan bir arkadaşınız olarak söylüyorum. Daha önce yaptık, yine yaparız. Gençler nefes alamıyor, biliyorum ama sadece ilk 90 dakikada alacağımız huzurlu bir nefesle özgürlüğü hissedeceğiz. İnanın kabustan uyanma hızında ülkenin toplumsal psikolojisi değişecektir”