İktisatçı Prof. Dr. Aziz Konukman, orta vadeli programın (OVP) satır aralarını inceledi. Programda doların reel olarak ucuzlayacağının …
İktisatçı Prof. Dr. Aziz Konukman, orta vadeli programın (OVP) satır aralarını inceledi. Programda doların reel olarak ucuzlayacağının varsayıldığına işaret eden Konukman, “Dövizin ucuzlamasını sağlayacak yabancı sermaye girişlerinin döneme damga vuracağı varsayımı, FED’in tahvil alımlarını azaltma programının eli kulağında olduğu bir ortamda, bir fanteziden ibarettir” dedi.
Konukman, temel verilerinden yola çıkarak şu yorumları yaptı:
– DÖVİZİN DÜŞÜŞÜ FANTEZİ: Ortalama dolar kurunun bu yıl 8.3 TL, 2022’de 9.27 TL, 2023’te 9.77 TL, 2024’te ise 10.27 TL olması bekleniliyor. Dolar kurundaki artış yüzdesi 2021’den itibaren enflasyonun altında seyrediyor ve yavaşlıyor. Dolar kurundaki değişimin de bu yıl yüzde 17.9, gelecek yıl yüzde 11.7, 2023’te yüzde 5.4, 2024’te ise yüzde 5.1 olacağı belirtiliyor. Fed’in tahvil alımlarını azaltma programının eli kulağında olduğu bir ortamda bu, fanteziden ibarettir.
– CARİ AÇIKTA YANITSIZ: Sermaye hareketlerinin serbestleştiği 1989’dan bu yana ekonomik büyüme, daima cari işlem açığına yol açmıştır. Yani her seferinde yurtiçi tasarruf açığı dış tasarrufla karşılanmıştır. AKP iktidarının yüzde 5’lik büyüme eşiğini geçtiği sekiz yılın ortalama cari açık/GSYH oranı da yüzde 5.05’tir. 2023 ve 2024’te yüzde 5.5’lik büyüme oranına nasıl olup da yüzde 1.5 ve 1.0’lik bir cari açık/GSYH oranı ile ulaşılıyor sorusuna OVP’de bir yanıt verilmiyor.
– BÜYÜME GERÇEKTEN UZAK: Benzer çelişki büyüme öngörüleri için de söz konusu. Önceki OVP’lerin saplantısı olan yüzde 5’lik büyüme oranına dönemin ilk yılında ulaşılıyor. Sonraki iki yılda ise bu oranın 0.5 puan üzerine çıkılıyor. Türkiye’nin bu yılki yüzde 9’a ulaşacak büyüme oranının ardından 2022’de yüzde 5 daha büyüyeceğinin öngörülmesi program hazırlayıcılarının gerçeklerle bağının iyice koptuğunu gösteriyor.
– ENFLASYON HAYALİ: 2021 yıl sonu TÜFE enflasyonunun yüzde 18’in üzerinde olacağı beklenirken gerçekleşme tahmininin yüzde 16.2 verilmesi gerçeklerden kopuşun bir diğer göstergesidir. FED’in 21-22 Eylül’de takvimi açıklaması bekleniyor. Takvim sonrasında TL’nin değer kaybının artması yılın son çeyreğinde kurların, dolayısıyla enflasyonun yeniden hız kazanmasını beraberinde getirebilecektir. Merkez Bankası Başkanı da bu öngörüyü düşük bulmuş olmalı ki manşet enflasyonu yerine çekirdek enflasyona odaklanmak durumunda kalmıştır. 2021 sonrasını ise değerlendirmeye gerek yok. Yüzde 5.3 olan taleple uyarılan hızlı bir büyüme gerçekleştirilirken dönem sonunda tek haneli bir enflasyona ulaşmak istenilse de mümkün değildir.
Konukman genel durum bu iken işsizlik oranı öngörülerini değerlendirmenin bir anlamının kalmadığını da dile getirerek “Çünkü kaçınılmaz olarak bu gösterge de OVP’ye hâkim olan iyimser gelecek senaryosunun bir parçası durumundadır” dedi.