Anayasa Mahkemesi (AYM), toplu konut yapımı için kamulaştırılan taşınmazların bu amaca uygun kullanılmadığı iddiasıyla yapılan bireysel başvuruda …
Anayasa Mahkemesi (AYM), toplu konut yapımı için kamulaştırılan taşınmazların bu amaca uygun kullanılmadığı iddiasıyla yapılan bireysel başvuruda mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Resmi Gazete’de yer alan karara göre, Ankara Çankaya’daki 52 taşınmaz, toplu konut yapımı için 1993’te Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırıldı ancak aralarında başvurucunun hissesi bulunan iki taşınmazın da olduğu parselasyon işlemi sonucunda ifraz edilen toplam 12 parselde 2012’ye kadar kamulaştırma amacına uygun bir işlem yapılmadı.
İlerleyen süreçte belediye tarafından 2012, 2013 ve 2014’te 3 parsel dışında kalan taşınmazlar, mülkiyet satışı ve kat karşılığı inşaat yapımı için ihaleye çıkarıldı. Bu süreçte söz konusu taşınmazlardan beşi, üçüncü kişiler ve kooperatiflere devredildi ancak bu devirlerin kamulaştırma amacına uygun olup olmadığı yönünde inceleme yapılmadı.
Ayrıca kalan yedi parsel ise kamulaştırıldığı günden bu yana belediye mülkiyetinde durmaya devam etti. Bu süreçte taşınmazların kamulaştırma amacına veya kamu yararına uygun başka bir amaçla kullanıldığına ilişkin bir tespit de yapılmadı.
2016’DA BAŞVURU YAPILDI
Kamulaştırılan arazilerin amacına uygun kullanılmadığı gerekçesiyle taşınmazların bir kısmının iadesini isteyen başvurucu, açtığı davaların reddedilmesi üzerine 2016’da AYM’ye bireysel başvuru yaptı.
Başvuruyu değerlendiren AYM, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Yüksek Mahkeme’nin kararının gerekçesinde, söz konusu taşınmazlardan bir kısmının üçüncü kişilere 2013 ve 2014’te devredildiği, bir kısmının ise kamulaştırıldığı tarihten bu yana kamulaştırma amacına uygun veya kamuya yararlı başka bir amaçla kullanılmadığının açık olduğu belirtildi.
Belediye tarafından 2013’ten sonra devredilen ve halen belediye uhdesinde bulunan 12 taşınmazın toplam yüz ölçümünün küçük bir alan olduğunun söylenemeyeceği ifade edilen kararda, kamulaştırma tarihinden bu yana geçen sürenin uzunluğu ve söz konusu taşınmazların değerinde bu sürede yaşanan artış dikkate alındığında başvurucunun mülkün oluşturduğu artı değerden yoksun bırakıldığı ve taşınmazların iade edilmediği bildirildi.
Kararda dava tarihine kadar 20 yıl geçtiği halde taşınmazların bir kısmının kamulaştırma amacı doğrultusunda kullanılmamasının, devredilen kısmının da kamulaştırma amacına uygunluğunun incelenmemesi nedeniyle kamu yararı amacının gerçekleştirilmediği kaydedildi.
Kararda şu ifadeler yer aldı:
“Bu sürede taşınmazların değerinde yaşanan artış dikkate alındığında başvurucuya ödenen kamulaştırma bedelinin taşınmazın gerçek değerini yansıtmaktan uzak kaldığı anlaşılmıştır. Başvurucunun uğradığı zararın tazmini yoluna da gidilmediğine göre müdahalenin başvurucuya aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklediği, kamu yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasındaki adil dengenin başvurucu aleyhine bozulduğu sonucuna varılmıştır.”