Çürüme yalnızca dişte ya da insan vücudunda gerçekleşmiyor. Sistemler, politika, ekonomi ve hukuk da çürüyebiliyor. Nasıl ki erken tedavi …
Çürüme yalnızca dişte ya da insan vücudunda gerçekleşmiyor. Sistemler, politika, ekonomi ve hukuk da çürüyebiliyor. Nasıl ki erken tedavi yapılmadığında diş ölüyor, sistem de aynı şekilde çürüme ve yok oluş aşamasını yaşıyor.
Türkiye’de çürüme birçok kurumda görüldü. Bunlardan biri de yargıydı. Çürümenin başladığı yıllarda ileride ülkeyi yönetecek kişiler dahi çürükler için “Müteşekkirim” diyordu. Ancak o çürüklerden kurtulmuştu yargı. Bir nevi kanal tedavisi gerekiyordu. Fakat tedavi sürekli ertelendi.
Şimdi bir hatırlatma yaparak devam edelim. Sezgin Baran Korkmaz davasıyla…
OLMAYAN RAPOR VE SBK’NİN KAÇIŞI
Geçen sene, ABD hazinesini dolandırarak 500 milyon doları ülke dışına çıkardığı belirlenen “Kingston Kardeşler”in 132 milyon doları Türkiye’ye gönderdiği belirlendi ve SBK de bu parayı kullanmakla suçlandı. Sezgin Baran Korkmaz ve 8 sanık hakkında, “Kara para aklama” suçlamasıyla, dava açıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 30 Eylül 2020’de, Korkmaz’ın da aralarında olduğu 14 kişi hakkında, malvarlıklarına el konulmasını talep etti. Ve 10. Sulh Ceza Hâkimliği kabul etti. Daha sonra Korkmaz hakkında yurt dışına çıkış yasağı çıkarıldı. 6 Kasım’da ise Korkmaz’ın malvarlıklarına el koyma kararı, şüphelilerin ve şirketlerinin banka hesapları üzerindeki tedbirlerin kaldırılması İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından talep edildi. Kararın ise, Mali Suçlar Araştırma Kurulu’nun (MASAK) 5 Kasım’da hazırladığı “suç bulunamadı” raporu üzerine alındığı belirtildi. Ardından 17 Kasım’da, İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği Korkmaz hakkındaki yurt dışı yasağını bitiren kararı verdi.
Sonra ne mi oldu? SBK, 5 Aralık’ta yurt dışına kaçtı. Ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı, SBK hakkındaki tedbirleri kaldırmada gerekçe gösterilen MASAK raporunun aslında olmadığını açıkladı. Yani, SBK’nin yurt dışına kaçışına zemin hazırlayan kararlar olmayan bir rapora dayanıyordu.
SBK’nin yurt dışına kaçışını hazırlayan bu süreçte ise tartışmalı kararları alan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başında 27 Kasım 2020’de Yargıtay’a, oradan 23 Ocak’ta AYM Üyeliğine atanan İrfan Fidan bulunuyordu. Fidan’ın vekilliğini ise SBK soruşturmasının ardından Adalet Bakan Yardımcılığı’na getirilen Hasan Yılmaz bulunuyordu.
Konuyla ilgili hem Fidan’a hem de hem Yılmaz’a telefonla ulaşmaya çalışmıştım. Fakat mesajlarıma dahi yanıt alamamıştım.
SBK, İRFAN FİDAN’A MESAJLA “TALİMAT” MI VERDİ?
Bir dönemin en sansasyonel davalarına imza atan İrfan Fidan hakkında ise ilerleyen günlerde büyük bir iddia ortaya atıldı. İddia sahibi CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’dı. Başarır iddialarında ısrarcıydı. “Kanıtlarım var, Savcılığa sunacağım” diyordu.
İddia ise, olmayan MASAK raporunu gerekçe göstererek SBK hakkındaki tedbirleri kaldırtan Başsavcılığın başında olan İrfan Fidan’ın, Sezgin Baran Korkmaz ile irtibatta olduğuydu. Başarır, Halk TV ve Tele 1 yayınlarında, SBK’nin Avusturya’dan İrfan Fidan’a 31 Aralık 2020’de mesajlar attığını ve gözaltındaki Çağlar Şendil, Ayşe Nil, Mehmet Demir’in serbest bırakılmasını talep ettiğini söylemişti. Nitekim bu isimler serbest de kalmıştı.
100 BİN LİRALIK TAZMİNAT DAVASI
Fidan ise sessizliğini koruyordu. Ta ki 29 Temmuz’a kadar. Fidan, Avukatı Taner Demir aracılığıyla tazminat davası açtı.
Fidan, Başarır’dan, TBMM’deki ve televizyonlardaki konuşması üzerine kişilik haklarına saldırı sebebiyle 100 bin lira tazminat istedi. Konuyla ilgili konuştuğum Başarır, davanın üzerine gideceklerini ve geri adım atmayacaklarını söyledi.
Öte yandan dava dilekçesinde ise dikkat çeken ifadeler yer aldı.
BAKANLIK YALAN MI SÖYLÜYOR?
Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne “Demir & Ortakları Hukuk Bürosu” tarafından gönderilen dava dilekçesinde, İrfan Fidan’ın görevini layığıyla yerine getirdiği bu sebeple de AYM’ye atandığı söyleniyordu. SBK ile mesajlaştığı iddiası ve sahte MASAK raporu ifadeleri üzerine ise “Herhangi bir delil yok” deniyordu. Halbuki Hazine ve Maliye Bakanlığı, İrfan Fidan’ın başında olduğu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın gerekçe gösterdiği MASAK raporu için “böyle bir rapor hazırlanmadı” demişti.
Yani Bakanlığa bir nevi “Yalan söylüyorsunuz” dendi.
Evet… Dişteki çürük, temizlenmesi uyuşturulmuştu. Ancak ağrı kesici iğnelerle dişi kurtarmak ne kadar mümkündü? Tedavi için dişin kullanılamaz hale gelmesi mi bekleniyordu?