Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, infaz yasasına ilişkin kararın gerekçesinde Basın İlan Kurumu’nun (BİK) resmi ilan ve reklam verme …
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, infaz yasasına ilişkin kararın gerekçesinde Basın İlan Kurumu’nun (BİK) resmi ilan ve reklam verme kriterlerini eleştirdi. Arslan, “resmi ilan verilecek gazeteleri belirleme konusunda neredeyse sınırsız bir idari takdir yetkisinin kapısının sonuna kadar açıldığını” kaydetti. AYM Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan, üyeler Engin Yıldırım ve Celal Mümtaz Akıncı da benzer vurgularla karşıoy verdi.
CHP, “Basın İlan Kurumu aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmayan gazetelerin, ceza infaz kurumuna kabul edilmeyeceğine” ilişkin düzenlemenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle AYM’ye başvurdu ancak 17 Temmuz 2020’de oyçokluğuyla reddedildi. CHP’nin ikinci başvurusu da reddilirken ikinci başvurunun reddine ilişkin gerekçe önceki gün Resmi Gazete’de yayımlandı. Bazı maddelerde karşıoy kullanan AYM Başkanı Arslan’ın karşıoy gerekçesindeki eleştirileri ise dikkat çekti.
Arslan, söz konusu düzenlemenin “ifade ve basın hürriyetiyle doğrudan ilgili” olduğunu vurguladı. BİK’in resmi ilan ve reklamları hangi şartlar ile verdiğini inceleyen Arslan, BİK’e verilen “geniş” yetkilerin “oldukça genel, soyut ve belirsiz kriterler olduğunu” vurguladı.
DEMOKRATİK TOPLUM VURGUSU
Arslan, bu kriterler nedeniyle söz konusu düzenlemenin “hükümlülerin takip etmek istedikleri birçok mevkutenin sırf BİK’ten resmi ilan ve reklam alamadığı için cezaevlerine girememesi sonucunu doğuracağını” belirtti. Arslan, “Sırf ilan ve reklam almadığı için bir gazetenin hükümlülere verilmemesinin ceza infaz kurumlarının düzenini korumaya nasıl bir katkı yapabileceği anlaşılamamaktadır. İçeriğine ve ceza infaz kurumunun düzeni bakımından tehlike arz edip arz etmediğine bakılmaksızın, sadece ilan ve reklam almadığı için bazı gazetelerin kategorik olarak kuruma alınmaması demokratik bir toplumda gerekli kabul edilemez” dedi.
AYM Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan da karşıoy gerekçesinde, “Basın hürriyeti meşru nedenlerle ve ancak kanunla sınırlandırılabilir. Düzenlenen kuralın keyfiliğe yol açmayacak güvenceler içermesi zorunludur” dedi.