“Aleyna Çakır” olarak bilinen 21 yaşındaki Sema Esen’in ölümünün baş şüphelisi Ümitcan Uygun, önceki gece Ankara’da evinde ölü bulunan 25 …
“Aleyna Çakır” olarak bilinen 21 yaşındaki Sema Esen’in ölümünün baş şüphelisi Ümitcan Uygun, önceki gece Ankara’da evinde ölü bulunan 25 yaşındaki Esra Hankulu ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında bugün gözaltına alındı.
Çakır’ın ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında ifadesi alınan Ümitcan Uygun, “uyuşturucu, uyarıcı madde kullanmak ve kullanılmasını alenen özendirmek” suçundan tutuklandığı cezaevinden 17 Temmuz’da tahliye edilmişti.
Anadolu Ajansı’nın aktardıklarına göre ihbar üzerine Ankara’nın Mamak ilçesi Akdere semtindeki bir eve giden emniyet ekipleri bir ceset buldu. İnceleme sonucu cesedin 25 yaşındaki Esra Hankulu’na ait olduğu belirlendi. Ümitcan Uygun’un Aleyna Çakır’ın şüpheli ölümü ile ilgili tutuklanmaması, soruşturmanın etkin bir davaya dönüşmemesi ve şüpheli olmasına rağmen serbest bırakılması ile ilgili konuları, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Şükran Eroğlu, Cumhuriyet.com.tr’den Sinem Nazlı Demir’e anlattı.
‘BİR ÖLÜMDE ŞÜPHELİLİK DURUMU VARSA, TUTUKLANMALI’
Esra Hankulu şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Ve bu davada da şüpheli Ümitcan Uygun. Öldürülme şüphesi ile ilgili bir davanın şüphelisi neye dayandırılarak salıverilir?
‘Ümitcan Uygun ilk tutuklandığında zaten uyuşturucu kullanmak ve özendirmek ile ilgiliydi. Cinayet şüphesinden tutuklanmadı. Şu anda Aleyna Çakır soruşturmasında da tek şüpheli o olarak geçiyor. Bir ölümde şüphelilik durumu varsa, bize göre tabii ki tutuklanmalı. Çünkü dışarı çıktığında delilleri yok edebilir, karartabilir, kaçma ithimali olabilir. Bu şüpheler cinayet davalarında her zaman vardır. Bunun önüne geçebilmek için de, tutuklama kararı verilmelidir. Bir kadın cinayeti söz konusuysa ve bir şüpheliden söz ediliyorsa, tutuklama kararı mutlaka çıkmalıdır.’
Aleyna Çakır’ın şüpheli ölümünde de böyle bir durum söz konusu değil mi?
‘Adli tıp raporunda bu ölümün asılma sonucu meydana geldiği belirtildi ancak Aleyna’nın tırnaklarında ve vücudunda bulunan DNA örnekleri ile Ümitcan Uygun’unkiler eşleşti. Onun DNA’sı olduğu ortaya çıktı. Ancak kesin ölüm nedenini henüz bilemiyoruz. Fakat bu ölümde elbette bir şüpheli var. Deliller de var. Mutlaka tutuklanmalıydı. Bakın şimdi ikinci bir ölümün şüphelisi olarak tutuklandı. Tutuklu olsaydı belki bu ölüm gerçekleşmeyecekti.’
‘BAKIN ŞİMDİ İKİNCİ BİR KADIN ÖLDÜ!’
Bu davaya bakan görevliler bu riskleri ve şüpheleri göremiyorlar mı?
‘Delilleri ya da dosyayı farklı değerlendiriyor olabilirler. Ama dosyayı ve şüphelilik durumunu farklı değerlendirmiş olmalılar ki bir tutuklama kararı vermediler. Peki bu doğru mu? Hayır değil. Kadın hakları alanında çalışan hukukçular olarak biz, kadın ölümleri ile ilgili davalarda tutuklama kararlarının verilmesi gerektiğini savunuyoruz. Bakın şimdi ikinci bir kadın öldü! Şüphelisi yine aynı kişi.’
Esra Hankulu’nun soruşturması nasıl ilerlemeli? İhmal olmaması için nelere dikkat edilmeli?
‘Aleyna için neredeyse bir yıldır bekliyoruz. İstanbul Sözleşmesi özellikle soruşturmanın etkin ve hızlı olmasını ön görüyordu. Gerçek bir adaletten söz etmek için soruşturma adil ve hızlı olmalı. Yargılama uzuyor da uzuyor. Bu durum ikincil, üçüncül mağduriyetler yaratıyor. Kadın cinayeti davalarında özellikle duyarlı davranılmadığını düşünüyoruz. Bu davaların yeterince etkin soruşturulmadan devam ettirildiğini görüyoruz. Ceza yasaları sanıklar lehine uygulanıyor. İnfaz yasasına göre zaten aldıkları cezanın bir kısmını yatıyorlar. Bir de üstüne üstlük ikide bir af yasası çıkartıyorlar. Bu durumda ne oluyor? Bu ülkede katiller ve şiddet uygulayan cesaretlendirilmiş oluyor! Ceza hukukunda cezaların caydırıcı olması gerektiği vurgulanır. İnsanlar suça meyil etmemeli. Ama maalesef böyle işlemiyor süreç.’
‘BİZ BUNU AYLARCA HAYKIRDIK’
Farklı zamanlarda gerçekleşen iki şüpheli kadın ölümünün şüphelisi şu an tek bir kişi. Bu çok ciddi bir durum. Bu iki dosyaya bakan hakimler ve savcılar özellikle nelere dikkat etmeliler?
‘İki dosyayı da birlikte ele almaları ve değerlendirmelerinde fayda var. Çünkü şüpheli aynı kişi. Artık etkin ve hızlı bir şekilde davranmaları gerekiyor ama maalesef çok yavaş davranıyorlar. O zamanda da adalet gecikiyor. Gecikmiş adalet, adalet değildir. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek son derece hatalı bir karardı. Biz bunu aylarca haykırdık. Biz bir an önce sözleşmeye tekrar imza atılmasını bekliyoruz. Ancak o sözleşmenin çizdiği yol haritasını izlersek şiddetin ve cinayetin önüne geçebiliriz. Aksi takdirde hiçbirini önleyemeyiz. Bu adam serbest bırakıldı, elini kolunu sallayarak geziyor. Diğerleri de bu durumdan cesaret aldı. Bakalım süreç ne olacak…’