Atatürk ve kurmayları, 22 Aralık 1919’da Sivas’tan ayrıldılar ve 27 Aralık 1919’da Ankara’ya vardılar. Sivas’tan Ankara’ya gelirken Hacıbektaş …
Atatürk ve kurmayları, 22 Aralık 1919’da Sivas’tan ayrıldılar ve 27 Aralık 1919’da Ankara’ya vardılar.
Sivas’tan Ankara’ya gelirken Hacıbektaş-Kırşehir yolunu tercih ettiler. Hacıbektaş’ta içtenlikle karşılandılar ve bir gece misafir edildiler. Ankara’ya ulaşınca Seymenler ve halk tarafından coşkuyla karşılandılar.
Neden Ankara ve neden Hacıbektaş yolu seçildi? Kısa bir altyapı ve arka plan vermeliyiz.
Milli Mücadele’de Atatürk, Sivas’ta 108 gün kaldı. 2 Eylül 1919’da Sivas’a geldi, 22 Aralık 1919’da Sivas’tan Ankara’ya hareket etti. Bu zaman diliminde, Sivas Kongresi yapıldı (4 Eylül- 11 Eylül 1919). Sivas Kongresi’nde Temsilciler Kurulu seçildi, böylece Milli Mücadele’nin yürütülmesi kurumlaştı.
Atatürk’ün başkanlığındaki Temsilciler Kurulu’nun ilk işi işbirlikçi İstanbul hükümeti ile Anadolu’nun bağlantısını kesmek oldu. İstanbul hükümeti, Anadolu’daki idarecilere talimat veremiyordu. İstanbul’dan gelen talimatlar okunmadan geriye gönderiliyordu. Anadolu’daki tüm “askeri” ve “mülki” yönetim ağı Sivas’taki Temsilciler Kurulu’nun eline geçmişti.
İKİLİ İKTİDAR
Milli Mücadele yazınında bu durum “ikili iktidar” olarak tanımlanır. Çünkü İstanbul’da bir hükümet vardı ama Sivas’ta bir başka hükümet oluşmuştu, Kuvayı Milliye otoritesi gerçekleşmişti.
Talimat veremeyen, Anadolu ile iletişimi kesilen ve çaresiz kalan Damat Ferit hükümeti, 2 Ekim 1919’da istifa etmek zorunda kaldı.
İLK SİYASAL BAŞARI
Damat Ferit’in istifasından sonra kurulan Ali Rıza Paşa hükümeti, Sivas Kongresi kararlarını ve kongrede seçilen Temsilciler Kurulu’nu tanıdığını açıkladı. (4 Ekim 1919)
Bu durum, Milli Mücadele’de Atatürk’ün ilk siyasal zaferidir. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, 50 gün sonra Erzurum’da 8 Temmuz 1919’da askerlikten tart ediliyor (çıkarılıyor), generalliği elinden alınıyor, savaş meydanlarında elde ettiği rütbeleri sökülüyor, asi (isyan eden) olarak ilan ediliyor ve tutuklanıp İstanbul’a getirilmesi için hakkında kararlar çıkarılıyordu.
Ancak, sadece 4 ay 10 gün sonra, İstanbul hükümeti, Mustafa Kemal’i ve Kuvayı Milliyecilerin gücünü kabul etmek zorunda kalıyordu.
Üstelik, İstanbul’da yeni oluşan Ali Rıza Paşa hükümeti, Temsilciler Kurulu ile Amasya’da bir uzlaşı toplantısı yapmaya da karar verdi. Bu toplantıya İstanbul hükümeti adına Salih Paşa, Temsilciler Kurulu adına Mustafa Kemal, Rauf Orbay ve Bekir Sami (Kunduh) katıldılar. (20-28 Ekim 1919)
Amasya’daki bu uzlaşı toplantısında, Sivas Kongresi’nde alınan en önemli karar, “seçimlerin yapılarak Millet Meclisi’nin açılması” kabul edilmesidir.
KOMUTANLAR TOPLANTISI
Seçimler yapılacak ancak “Meclis nerede toplanacak” sorusu o günlerin en yakıcı sorusuydu.
Atatürk, “İstanbul işgal altında ve fiilen tehlike mevcuttur. Milli Meclis’in toplantısının mutlak güven içinde olması ilk ve en esaslı şarttır. Bu sebeple Anadolu’da tam bir emniyet ve güvenin olduğu yerde toplantının yapılması zorunludur” diyordu.
Atatürk böyle diyordu ama yakın arkadaşları ve komutanlar Meclis’in Anadolu’da değil, İstanbul’da toplanması gerektiğini ileriye sürüyorlardı.
Özellikle bu konuyu çözmek için o tarihte Anadolu’daki komutanlar Sivas’a davet edildiler. Komutanlar ve Temsilciler Kurulu üyeleri Sivas’ta ortak toplantı yaptılar. 16 Kasım’da başlayan bu toplantı 28 Kasım 1919’a kadar sürdü.
ALINAN KARARLAR
Bu toplantılara Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy ve diğer komutanlar da katıldılar.
Atatürk, komutanlar toplantısında şöyle diyor: “Çok önemli olan Meclis’in toplanacağı yer konusunda kendi başına karar verip bu kararı da millete ve seçilen milletvekillerine uygulamak pek tehlikeli olurdu… Gerçek eğilimi anlayarak uygulanabilecek kararı bulmak zorunluluğu ile karşı karşıya idim.”
15 gün süren Komutanlar Toplantısı’nda alınan kararların özeti şöyledir:
– Bazı sakıncalarına bakmayarak Millet Meclisi İstanbul’da toplanmalıdır.
– Seçilen milletvekillerini durum hakkında aydınlatmak ve onların da görüşlerini almak için milletvekillerini İstanbul’a gitmeden önce Trabzon, Samsun, İnebolu, Eskişehir, Edirne gibi yerlerde toplayarak kendileriyle görüşmelerde bulunulmalıdır.
ANKARA’YA NASIL GİDİLECEK?
Komutanlar Toplantısı’nda, Temsilciler Kurulu’nun çalışmalarına nerede devam edeceği konusu da ele alındı. Kurulun, Konya, Eskişehir, Ankara illerinden birinde çalışmalarını yürütmesi üzerinde durulmuştu. Gerek merkezi konumu, gerek kolordu komutanlığının bulunduğu bir yer oluşu gerekse demiryolu ulaşımı olanakları nedeniyle Ankara öne çıkıyordu.
Evet, Ankara’ya gitmeye karar verilmişti. Ancak Temsilciler Kurulunun kasasında para kalmamıştı. Kurulun mali ve idari işlerini eski Bitlis Valisi Mazhar Müfit Bey yürütüyordu. Mustafa Kemal, borç alınmasına, hele de bankalardan borç alınmasına karşıydı. Bu yakıcı konu ile ilgili olarak, Kansu’nun kaleminden durumu izleyelim:
“Mustafa Kemal: Ankara’ya gitmek zamanı yaklaşıyor. Hazırlanmak için lazım gelenlere emir verdim. Sen de kesenin ağzını aç bakalım.
Mazhar Müfit Kansu: Hangi kesenin ağzını, ağzı açılacak kese mi var?
Mustafa Kemal: Şakayı bırakalım, yol için para lazım. Mevcudumuz nedir?
BANKADAN PARA ALAMAYIZ AMA ŞAHSIMIZ ADINA ALALIM
Mazhar Müfit Kansu : Bankalardan Temsilciler Kurulu adına borç alamayız. Şahsımız namına alırız. Mesela ben, sen ve diğer bir arkadaş bankadan borç para alamaz mıyız? Bu da mı soygunculuk sayılacak?
Mustafa Kemal: Bizim durumumuz buna uygun değil; şahsımız adına da olsa yine hepimize bulaştırarak soygunculuğa başladılar derler.
Mazhar Müfit Kansu: Düşüneyim fakat düşündüğümü uygulamak için müdahale etmemeniz lazım. Aksi takdirde her bulunacak çareye bir sakınca bulacak olursanız bu iş çözülemez.
Mustafa Kemal: Artık bilmem, ne yaparsan yap, sen de sakıncaları elbet benim kadar düşünürsün.
Görüleceği gibi, Mustafa Kemal para konusunda çok duyarlıydı. “Bankadan borç para alamayız, bizi soyguncu olarak görürler” diyordu.
20 YUMURTA, 1 KİLO PEYNİR VE 10 EKMEK
Mazhar Müfit, o günlerle ilgili olarak şunları yazmış: “Yol hazırlıkları yapılıyordu. Yolda gerekli olan çanta ve torbalara konulanların dışındaki eşyalar ayrıca gidecekti. Fakat bütün paramız ancak yol için 20 yumurta, bir kilo peynir ve 10 ekmeğe yettiğinden bunları aldırdık…”
SONUNDA BANKADAN ALINAN BORÇ
Mazhar Müfit, en sonunda Edirne’de görev yaptığı dönemde tanıdığı Osmanlı Bankası Müdürü Mösyö Oscar Schmitt’i ikna etti. Eski Bitlis Valisi sanıyla bir senet imzalayarak Osmanlı Bankasından 2000 TL borç aldı, borç senedine Yüzbaşı Bedri Bey, “tüccardan” diye imza atarak borca kefil oldu.
Otomobiller için gerekli olan iki çift iç ve dış lastik ile altı teneke benzin Sivas Amerikan Okulu Müdüresi’nden sağlandı.
Bunları anlatmamızın nedeni, Milli Mücadele’nin ne derece çetin ve zor yollardan geçilerek başarıldığını gözler önüne sermektir.
KAR YAĞIYOR, HALK UĞURLUYOR
Sivas Lisesi’nin önünde halk toplanmıştı, bir kısım halk, at arabalarıyla Kurul’u Sivas sınırına kadar izledi. Kar yağıyordu ama halkın sıcak gösterileri eşliğinde üç araba yola koyulmuştu.
Sivas’tan Ankara’ya en kısa yol Yozgat üzerinden gider. Atatürk, Kayseri üzerinden Mucur-Hacıbektaş yolu seçeneğini uygun gördü. Amacı, Bektaşi ve Alevilerin merkezi Hacıbektaş’a uğramaktı. Burada Bektaşilerin önderi Salih Niyazi Dedebaba ve Alevilerin lideri Cemalettin Çelebi bulunuyordu.
Kafile Kayseri’ye iki günde varabildi. 19 Aralık 1919 Cuma akşamı Kayseri’de 150 kişilik atlı milis tarafından Kumarlı köyünde karşılandılar. Şehir, bayraklarla süslenmişti. Mustafa Kemal, İmamzade Reşit Ağa’nın, diğerleri Nuh Naci Bey’in evinde ağırlandılar.
Mustafa Kemal, Ankara’ya giderken Sivas-Yozgat-Ankara yolunu değil, Kayseri-Hacıbektaş yolunu izledi.
İki gün Kayseri’de kalan Mustafa Kemal ve arkadaşları, Mucur üzerinden 22 Aralık’ta Hacıbektaş’a geldiler.
Cemalettin Çelebi ve Salih Niyazi Dedebaba, 22 Aralık 1919’da Hacıbektaş sınırlarına giren Mustafa Kemal’i, Beştaşlar adı verilen yerde karşıladılar.
Atatürk doğruca Cemalettin Çelebi Efendi’nin oturduğu binaya yöneldi.
AKŞAM YEMEĞİ VE İKİLİ GÖRÜŞME
Binaya girildikten kısa bir süre sonra “İstirahat buyurunuz” diyen Cemalettin Çelebi Efendi odadan ayrıldı. Ortalık kararıncaya kadar Mustafa Kemal istirahat etti. O sırada, odaya bir yer masası gibi yuvarlak tezgâh getirildi ve rakı takımları kuruldu.
SALİH NİYAZİ DEDEBABA CEMALETTİN ÇELEBİ EFENDİ
Cemalettin Efendi, rahatsız olduğu için içmediğini, ancak Mustafa Kemal ve arkadaşlarının şerefine içeceğini söyledi. Mustafa Kemal, “Biz de içmiyoruz” deyince Cemalettin Efendi “Burada içmemek nasıl olur? Bu adeta bizi tahkir etmektir (onur kırmak)” diyerek kadehini Mustafa Kemal’e sundu.
Yemekten sonra, Mustafa Kemal ile Cemalettin Çelebi Efendi görüştüler. Cemalettin Çelebi Efendi, Mustafa Kemal’e Kuvayı Milliye’nin yanında olduğu sözünü verdi.
Cemalettin Çelebi’nin evinde o gece konuk olan Atatürk, ertesi gün Dergâh’ı ve Hazreti Pir’i ziyaret etti.
CEM AYİNİ
Hacıbektaş’ta, Cemalettin Çelebi’nin Mustafa Kemal’e, zaferden sonra Cumhuriyet rejiminin kurulması konusunda görüş ileri sürdüğü, Atatürk’ün Çelebi’nin kulağına kararlılığını fısıldadığı, bu toplantıda Hacı Bektaş Dergâhı önderlerinin de Atatürk’e söz verdiği çeşitli kaynaklarda belirtilmiştir.
ZİYARETİN ÖNEMİ
Atatürk’ün Ankara’ya giderken Hacıbektaş’a uğraması, orada bir gece kalması, gerek Çelebi Cemalettin gerekse Bektaşi Dedesi Niyazi Baba ile görüşmesi stratejik yönden çok önemliydi. Türkiye’deki Alevi ve Bektaşilerin merkezini ziyaret ve liderleriyle görüşme çok etkili oldu.
GELİŞMELER
Bilindiği gibi, 23 Nisan 1920’de açılan TBMM’nin İkinci Başkan Vekilliği’ne, toplantıda hazır bulunmamasına rağmen, Kırşehir Milletvekili Cemalettin Çelebi seçildi. Başkan vekilliğine seçildiğini öğrenen Cemalettin Çelebi, Meclis Başkanlığı’na gönderdiği telgrafta, verilen bu görevden onur duyduğunu belirtti.
9 GÜN SÜREN YOLCULUK
Temsilcliler Kurulu’nun Hacıbektaş’tan sonraki geçiş güzergâhı şöyledir: Önce Mucur, 24 Aralık’ta Kırşehir, 25 Aralık’ta Kaman, 26 Aralık’ta Beynam’a gelindi. Tüm merkezlerde coşkuyla karşılandılar.
Sivas’tan Hacıbektaş yoluyla Ankara’ya geliş 9 gün sürmüştü ve 10. gün, 27 Aralık 1919 Cumartesi saat 11.00’de 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Cebesoy ile Ankara Valisi Yahya Galip Bey, Atatürk ve arkadaşlarını Dikmen sırtlarında karşıladılar.
ANKARA’DA KARŞILANIŞ
Mustafa Kemal ve arkadaşları, il merkezinde bugünkü Genelkurmay Başkanlığı önünde toplanan binlerce Ankaralı tarafından karşılandı. Ankara Müdafaa-i Hukuk Derneği Başkanı Rıfat Börekçi Hoca, Seymenlerle birlikte karşılayanların arasındaydı.
Mustafa Kemal ve arkadaşları, halkla birlikte Hacıbayram’a kadar yürüdü, türbeyi ziyaret etti ve kısa bir konuşma ile Ankara halkına teşekkür etti. Daha sonra, kendisinin konuk edileceği Ziraat Mektebi’ne geçti.
Aynı gün akşam yayımlanan bir bildiri ile Temsilciler Kurulu merkezinin artık Ankara olduğu duyuruldu.
ZİRAAT MEKTEBİ’NDE YAPILAN TOPLANTI
Ertesi gün, 28 Aralık 1919’da Ankara’nın ileri gelenleri, yakın ilçelerden gelen kurullar, ayrıca ticaret ve sanat sahiplerinden oluşan bir grup Atatürk’ü Ziraat Mektebi’nde ziyaret etti. Atatürk, Mondros Ateşkesi’nden başlayarak tüm gelişmeleri özetleyen bir konuşma yaptı.
Mustafa Kemal ve arkadaşları, gerçekten etkin çalışmalarını sürdürecekleri toplumsal ortamı bulmuş olmanın mutluluğu ve esenliği içindeydiler.
ANKARA’NIN ÖNEMİ
Atatürk, Nutuk’ta Ankara’ya gelmesinin önemini şöyle açıklıyor:
“… Uyulacak yol ve yöntem şudur ki genel durumu yönetip yürütme sorumluluğunu üzerine alanlar, en önemli hedefe ve en yakın tehlikeye elden geldiği kadar yakın bulunmalıdırlar… Ankara, bu şartları kendinde toplayan bir noktadaydı… Cephelere ve İstanbul’a demiryolu ile bağlı bulunan ve genel durumu yönetme bakımından Sivas’tan hiçbir farkı olmayan Ankara’ya gelecektik. Meclis-i Mebusan’ın İstanbul’da toplanması zorunlu görüldükten sonra, Ankara’ya gelmenin ne kadar yerinde ve yararlı olduğunu açıklamayı gereksiz bulurum.”
Kaynaklar
1. Atatürk, Nutuk.
2. Alev Coşkun, Samsun’dan Sonra En Zor 19 Ay, Cumhuriyet Kitapları, 2021.