Tam da 14 Şubat Sevgililer Günü’nde ağzınızın tadını kaçırmak gibi olmasın ama, günümüzün en popüler uygulamalarından biri olan ve kimilerine …
Tam da 14 Şubat Sevgililer Günü’nde ağzınızın tadını kaçırmak gibi olmasın ama, günümüzün en popüler uygulamalarından biri olan ve kimilerine göre sonsuz aşkı ve sadakati, kimilerine göre ise günübirlik eğlenceyi ve dünyevi zevkleri bulmak için en iyi araç olarak kabul edilen Tinder üzerinden kadınları avlayıp dolandıran bir üçkağıtçının gerçek hikayesini anlatan “Tinder Avcısı” adlı belgesel film aşka olan inancınızı derinden sarsacak türden bir film.
DİJİTAL AŞK MASALI
Hikaye bir yere kadar çok tanıdık. Genç bir kadın Tinder üzerinden flört etmek istediği tipleri sağa kaydırarak hayatına devam ederken beğendiği bir adamla eşleştiğini (yani o adamın da kendisini beğendiğini) görüyor ve heyecanlanıyor. Adam yakışıklı sayılabilecek, düzgün giyinen, varlıklı görünen bir tip. Biraz araştırınca İsrailli elmas tüccarı bir ailenin oğlu olduğunu ve yakışıklı olduğu kadar gerçekten de zengin olduğunu anlıyor. yazışmaya başlıyorlar ve aralarındaki elektirk hızla kıvılcıma ve tutkulu bir aşka dönüşüyor.
Adam dünyayı gezen ve bugün Amsterdam’da yarın New York’ta yaşayan (ne de olsa meşgul bir iş insanı) biri ve kadınla randevuları da Avrupa’nın çeşitli kentlerindeki lüks otellerde vuku buluyor. Özel uçaklarla uçuyorlar, en pahalı yerlerde yiyorlar, romantizmin resmen doruklarındalar ve evlilik lafları, hayatımı seninle geçirmek istiyorum cümleleri falan derken zaman hızla akıyor.
Buraya kadar sıkıntı yok. Yalnız tüm bunlar olurken Simon (romantik prensimizin adı bu) sık sık ‘Benim çok düşmanım’ gibi laflar ediyor ve hatta bir gece saldırıya uğradıklarını, korumasının yaralandığını (fotoğrafını yolluyor, adamın kafası kanlar içinde gerçekten de) faklan anlatıyor. Zaten bir noktada da “Kredi kartımı kullanmak istemiyorum, nerede olduğumu anlamasınlar, seninkini kullanabilir miyim?” diyerek ilişkiyi başka bir boyuta taşıyor. Öyle ki, artık ikide bir kadından para istemeye, onu kredi çekmeye zorlamaya başlıyor, ve bir süre sonra aldığı borçları hiçbir şekilde ödememeye başlıyor.
Kadın binlerce dolarlık bir borcun altında kıvranırken, Simon hala dünyayı turlamaya ve ona attığı mesajlarla “Sen benim hayalimdeki kadınsın” gibi cümleler kurmaya devam ediyor. Ta ki artık kadın bir şekilde dolandırıldığına ikna olana kadar. İşin içine polis ve gazeteciler girdiğinde ise Simon’ın bunu sadece kendisine değil, aynı anda bir çok kadına yaptığını öğreniyor. Hatta polislerden biri “Bu tam Ponzi Şeması” diyor.
PONZİ ŞEMASI NEDİR?
Tam bu kavşakta bir an soluklanalım ve bilmeyenler için Ponzi Şeması’nı açıklamaya çalışalım. Adını bu sistemin mucidi İtalyan asıllı sözde iş insanı Charles Ponzi’den (asıl adı Carlo Pietro Giovanni Guglielmo Tebaldo Ponzi, 1882-1949) alan Ponzi Şeması ya da Ponzi Oyunu insanları çok para kazanacakları bir mali sisteme çağırıp, onlardan aldıkları paraları birbirlerine ödeyerek, yani gerçek bir kar olmaksızın aynı parayı döndürerek yapılan bir sahtekarlıktan başka bir şey değil. Yani A’dan aldığını, B’ye, C’den aldığını A’ya, vesaire… İşte filmde Simon’ın yaptığı da hemen hemen aynı şey.
Bir kadından aldığı borç parayla bir diğer kadını lüks bir otele götürüyor, sondan diğer kadından aldığı parayla bir diğer kadına pahalı bir hediye alıyor ve bu böyle sürüp gidiyor. Simon’ın kullandığı en önemli araç Tinder ve kadınlara vaat ettiği şey de yüksek gelir değil, sonsuz aşk. Kapiş?
Yönetmenliğini Felicity Morris’in yaptığı ve şu sıralar Türkiye’de de en çok izlenenler arasında yer alan Netflix belgeseli “Tinder Avcısı” (“The Tinder Swindler”) romantik bir aşk filmi gibi başlayıp, hızla heyecan yüklü bir macera filmine dönüşen eğlenceli bir izlencelik. Asri zaman dolandırıcısı Simon Leviev’in (ki anlaşılan gerçek adı Shimon Hayut) Tinder’ı kullanarak gösterişli hayatını sürdürmek için tavladığı kadınlarla olan maceralarını anlatan film elbette ibret verici durumlardan bahsediyor ve günümüzde üçkağıtçılığın yeni yöntemlerine dair ciddi uyarılar da içeriyor ama filmin baş karakterlerinden birinin de dediği gibi kimsenin Tinder’dan vazgeçeceği yok.
Öte yandan Simon’ın kısa bir cezanın ardından hapisten çıktığını ama ömür boyu Tinder’dan yasaklı olduğunu da belirtelim. Tabii yine de kadınları etkilemeyi başarıyor olabilir, orası bizi ilgilendirmez.
FİLMİN NOTU: 7/10