Zeynepnur D., Elif D., Elvan D., Erol D.; 30 Haziran 2015 tarihinde Ankara’nın Bala ilçesinde saat 20.12’de yaşadıkları trafik kazasında …
Zeynepnur D., Elif D., Elvan D., Erol D.; 30 Haziran 2015 tarihinde Ankara’nın Bala ilçesinde saat 20.12’de yaşadıkları trafik kazasında yaralanmalarının ardından, kazanın idarenin hizmet kusuru nedeniyle yaşandığı gerekçesiyle; Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne (ABB) karşı Ankara 1. İdare Mahkemesi’ne dava açtı.
Dava dilekçesinde; yolda oluşan 140 cm uzunluğunda, 80 cm genişliğinde ve 10 cm derinliğindeki çukurun kazaya neden olarak; Zeynepnur’un sol kolunun kırıldığı ve piyasa değeri 12.500 TL olan aracın hurda haline gelerek 2.500 TL bedelle satıldığı belirtildi. Aile üyeleri adına toplam 20 bin TL maddi ve manevi tazminat ödenmesi talep edildi.
ABB avukatı kaza yerine yakın noktadaki maden ocağı nedeniyle ağır tonajlı kamyonların bu yolu sıklıkla kullandığına dikkat çekti.
Yerel Mahkeme; aracın kazadan 3,5 ay sonra 19.10.2015 tarihinde 7.000 TL satış bedeli ile satıldığını, ayrıca Ocak 2013 itibariyle kasko değerinin ise 6.750 TL olduğunu belirterek maddi tazminat talebini reddetti. Mahkeme 26.03.2018 tarihinde verdiği kararla, Zeynepnur’un hakkındaki adli raporda kolunun kırıldığının belirlenmesi, yaşının küçük olması ve kaza sonucunda yaşadığı ızdırabın giderilmesi amacıyla manevi tazminat talebini kısmen kabul etti.
Başvurucular ve ABB vekilleri bu kararı istinafa taşıdı. Başvurucuların istinafa verdikleri dilekçede, mahkeme tarafından idarenin ağır kusurlu olduğunun belirlenmesi ile kazalı olan aracın olayın öncesindeki ve sonrasındaki piyasa değerinin tespit edilmesini sağlamak amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırması gerektiği belirtildi. Ayrıca başvurucunun kolundaki kırığın etkilerinin devam ettiği, yaşının küçüklüğü nazara alındığında Mahkemece hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğu da vurgulandı. ABB avukatı; mahkemenin yeterli inceleme yapmadan ve idarenin kusurlu olduğuna ilişkin bir tespit olmadan manevi tazminat ödenmesine karar vermiş olmasının hukuka aykırı olduğunu ifade etti.
5 KİŞİLİK ARAÇTA 9 KİŞİ VAR. ARACIN MUAYENESİ DE YOK
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi, 26.09.2018 tarihli kararında; yerel mahkemenin maddi tazminat kararını onarken, kısmen kabul edilen manevi tazminatı ise kaldırdı. Kararın gerekçesinde, tutanağa atıfla kazaya konu aracın istiap haddinin beş kişi olduğu, buna karşın olay sırasında bu araçta dokuz kişi bulunduğu, aracın fenni muayene tarihinin 01.02.2014 tarihinde sona erdiği, araçta çocuklar için gerekli emniyet tedbirlerine uyulup uyulmadığının belirlenmediği bildirildi. Kararda, aracı kullanan davacının kusurlu olduğu da vurgulandı.
İstinaf kararının ardından başvurucular davayı AYM’ye taşıdı. Olayı değerlendiren AYM, kolu kırılan çocuk ve aracı kullanan kişinin maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğunu açıkladı.
ÇUKURU DEĞERLENDİRMEMESİ BOZMA GEREKÇESİ OLDU
AYM, kararın gerekçesinde şu hususlara yer verdi:
“Derece mahkemelerinin gerekçesinde tutanakta yer alan fenni muayene tarihi ve araçta bulunan kişi sayısına ilişkin bilgilere itibar edilmesine karşın aynı tutanakta yer alan ve yolda bulunan çukura ilişkin tespitlere neden itibar edilmediğine dair bir açıklamaya yer verilmemiştir. Derece mahkemeleri, bu sonuca ulaşırken çözümü teknik bir mesele teşkil eden kusur tespiti ile ilgili olarak hangi nedenle bilirkişi deliline müracaat etmediğine dair bir gerekçeye de yer vermemiştir.
KASKO DEĞERİ TARTIŞILMADI
Başvurucular, söz konusu kazanın yolda bulunan çukur nedeniyle yaşandığını, idarenin bu çukurun etrafında hiçbir uyarlı levhası koymadığını ve gereken önlemleri almadığını ileri sürmüştür. Başvurucuların bu iddiasını dava dilekçesinde ileri sürdüğü ancak derece mahkemelerinin kararında bu konuyla ilgili hiçbir gerekçeye yer vermediği gözetildiğinde anılan iddianın yargılama makamları tarafından karşılanmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan başvurucuların istinaf dilekçesinde kazalı aracın gerçek değerinin belirlenmesi için bilirkişi raporu alınması gerektiği, kasko değerlerinin piyasa değeri göstermediği yönündeki iddialarının da derece mahkemeleri tarafından tartışılmadığı görülmektedir.
İdarenin kazanın yaşandığı yerde bulunan çukuru zamanında onarmadığı ve tehlike yaşanmaması adına gereken emniyet tedbirlerini almadığı, kazalı aracın hurda haline gelmesi nedeniyle maddi zarara uğradıkları iddiaları yönünden mahkeme kararında konuyla ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulmadığı anlaşılmaktadır. Üstelik başvurucuların belirtilen iddia ve şikayetleri, yargılamanın sonucuna doğrudan etki edebilecek mahiyettedir. Dolayısıyla yargısal makamlarca bu değerlendirmelerin yapılmaması nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkı bakımından kamu makamlarının pozitif yükümlülüklerini yerine getirmedikleri kanaatine varılmıştır.”