Getty ImagesAlmanya Maliye Bakanı Olaf Scholz’a, robotları andıran konuşma tarzı nedeniyle bir zamanlar “Scholzomat” (Scholzomaton) lakabı …
Almanya Maliye Bakanı Olaf Scholz’a, robotları andıran konuşma tarzı nedeniyle bir zamanlar “Scholzomat” (Scholzomaton) lakabı takılmıştı. Ancak Scholz ülkesinde dün yapılan genel seçimde, teknokratik imajını geride bırakmayı başardı.
Almanya’da resmi olmayan sonuçlara göre dün yapılan genel seçimi az farkla Sosyal Demokrat Parti (SPD) kazandı.
Merkez soldaki SPD’nin başbakan adayı olan 63 yaşındaki Maliye Bakanı Olaf Scholz, eski Hamburg Belediye Başkanı. Scholz kabinede Başbakan Angela Merkel’in yardımcısı olarak da görev yapmış ve kendisini onun halefi olarak konumlandırmıştı. Şimdiki görevi, çok farklı iki partiyi – Yeşiller Partisi’ni ve liberal Hür Demokrat Parti’yi – kurmak istediği koalisyon hükümetine katılmaya ikna etmek olacak.
Olaf Scholz, Covid krizini pragmatik bir şekilde ele alarak övgü topladı.
Scholz karşıtları ise onu iki büyük mali skandal nedeniyle başarısızlıkla suçlamıştı.
COVID KRİZİNİ NASIL YÖNETTİ?
Olaf Scholz, Alman işletmelerinin ve işçilerin salgında ayakta kalmasına yardımcı olmak için federal hükümet tarafından oluşturulan 750 milyar euro’luk (884 milyar $) acil finansman paketini yönetti.
Scholz, “Bu sorunun yol açabileceği her türlü ekonomik zorluğun üstesinden gelebilecek kadar güçlü olduğumuzu göstermek için tüm silahlarımızı masaya koyuyoruz” dedi.
Başbakan Merkel önlem olarak karantinaya girmeye başladığında kabine toplantılarını yönetti.
Covid krizinin yol açtığı sancıya rağmen bu, Scholz’a muazzam miktarda devlet fonunun yönetileceği ve sol köklerine uygun sosyal uyum için savaşılacağı bir platform sundu.
SPD’nin başbakan adayı olmadan önce, “Çalışmamız gerekiyor, gösterişe kapılmayacağız” demişti.
FRANSA İLE DAYANIŞMA
Olaf Scholz, Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire ile birlikte, Avrupa Birliği’nin (AB) pandemiye karşı oluşturduğu 750 milyar euro’luk kurtarma fonunun mimarıydı.
Angela Merkel görevden ayrılmaya hazırlanırken, Fransız-Alman dayanışmasını sürdürme konusundaki sicili de onun lehine işliyor.
Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire, yalnızca Fransa ile dayanışmasından dolayı Scholz’u değil, aynı zamanda altı kritik Fransız Covid-19 hastasını Kiel’de hastaneye kaldıran kardeşi Dr. Jens Scholz’u da övdü.
Le Maire, “Şimdiden yaptığınız her şey için teşekkür ederim Olaf. Ama kardeşinize de teşekkürler. Scholz ailesi, gerçekten harika bir Alman ailesi” dedi.
SOLDAKİ HAYAL KIRIKLIKLARI
Ancak SPD saflarında bazı çevrelerde Olaf Scholz muhafazakâr olarak görülüyor. Parti, daha solda yer alan Saskia Esken ve Norbert Walter-Borjans tarafından birlikte yönetiliyor.
SPD’li bir diğer siyasetçi Britta Ernst ile evli olan Scholz, Hamburg’da büyüdü ve iş hukuku okuduktan sonra Sosyalist Gençlik lideri olarak siyasete girdi.
2011’den 2018’e kadar Hamburg Belediye Başkanı’ydı ve bu süre zarfında siyaset tarzı yumuşadı. Almanya Federal Meclisi’ne (Bundestag) ilk olarak 1998’de seçildi.
SPD, son sekiz yılın büyük bölümünde Merkel’in Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) küçük koalisyon ortağı oldu ve birçok SPD üyesi, büyük koalisyonlardan ,muhafazakâr politikalar nedeniyle şikayetçi oldu.
SPD, 2002’den beri genel seçim kazanamamıştı. Scholz sıkıcı ve sönük bir siyasetçi olmasına karşın partisini son seçimde ilk sıraya taşıdı.
Televizyonda yayımlanan seçim tartışmaları sırasında rakibi CDU lideri Armin Laschet, defalarca Scholz’u Sol Parti (Die Linke) ile ittifakı dışlamamakla suçladı.
Fakat seçmenler, Scholz’un Başbakan Yardımcısı olarak Merkel ile uyum içinde birlikte çalıştığını biliyor ve birçoğu partinin yeni liderinden ziyade onu Merkel’in halefi olarak görüyor.
Sol Parti’nin büyük hedefi olan NATO’dan ayrılmak, Scholz’un gündeminde yok.
Scholz’un merkez sağdan farklılaştığı nokta, asgari ücretin 12 euroya çıkarılmasına verdiği destek ki bu noktada görüşü Yeşiller Partisi ile örtüşüyor. Ayrıca yeni konutlar inşa etmeye odaklanırken kira kontrollerini sıkılaştırma sözü de verdi.
Tartışma programlarında gösterdiği performans, öngörülebilir bir siyasetçi olarak görülse bile, güven verdiği için geniş çevrelerce övüldü ve Laschet’in sönük kampanyası da ona yardım etti.
MALİYE BAKANLIĞI’NDAKİ İKİ SKANDAL
Scholz’a yönelik eleştirilerin merkezinde ise iki mali skandalı ele alış biçimi vardı.
Ödeme şirketi Wirecard’ın çöküşü, günümüz Almanyası’ndaki en büyük dolandırıcılık skandalıydı ve bu yıl yayımlanan bir rapor, denetlemedeki başarısızlıktan Scholz’u sorumlu tuttu.
Milyonlarca euro kaybolduğunda Hamburg Belediye Başkanı olduğu için, Scholz’un adı Cum-Ex vergi kaçırma skandalına da adı karıştı.
Yine de hiçbiri ona seçmenler nezdinde fazla zarar vermiş gibi görünmüyor. Analistler, skandalların seçmenlerin endişelenemeyeceği kadar karmaşık olup olmadığını merak ediyor.
Scholz, seçimden altı gün önce, Maliya Bakanlığı’nın da dahil olduğu kara para aklama soruşturmalarıyla ilgili milletvekillerinin sorularını yanıtlamak için beklenmedik bir şekilde ortaya çıktı. Hür Demokrat Parti’nin bir milletvekili, Scholz’un “kendi meselelerine hakim olamadığını” söyledi.
Coventry University Siyaset Bilimi Profesörü Matt Qvortrup’un analizi
Merkez-solun adayı Olaf Scholz’un yükselişi çok şaşırtıcı.
Eski bir avukat olan Scholz, Angela Merkel’in ilk hükümetinde bakan yardımcısıydı. Hamburg Eyaleti Başbakanı olduktan sonra 2018’de Maliye Bakanı olarak federal hükümete girdi.
Scholz’un partisi SPD, 2017’deki genel seçimde oyların yüzde 10’unu aldı. Bu partinin tarihindeki en düşük oy oranıydı.
2019’da SPD’de liderlik yarışını kaybetmesi Scholz için ağır bir darbeydi. Ancak Scholz hızla imajını yeniledi.
Onun yükselişini üç faktöre bağlamak mümkün:
1) Olaf Scholz, G7 Zirvesi’nde alınan, çok uluslu şirketlerin faaliyette bulundukları her ülkede belli bir düzeyde vergilendirilmeleri kararının mimarıydı. Bu, onun Merkel’in gölgesinden çıkmasını sağladı. Alman ekonomisinin iyi ve sağlam durumda olmasında, Scholz’un hakkı teslim edildi.
2) Scholz, geçmişte işçi sınıfından müvekkilleri temsil eden bir avukat olarak Almanya’da yüksek bir asgari ücretin belirlenmesini sağladı.
3) Scholz, iki rakibi seçim kampanyasında sendelediği için şanslıydı. Yeşiller Partisi’nin başbakan adayı Annalena Baerbock, CV’sini “süsleyerek zenginleştirdiği” gerekçesiyle eleştirildi, kitabında da intihal yaptığı iddia edildi. Ancak en önemlisi Armin Laschet’in gaf yapma konusundaki mükemmel performansıydı. Laschet, sel kurbanları için yapılan bir törende şaka yaparken görüntülendi. Bu, Laschet’in kampanyasında attığı bir dizi yanlış adımın sonuncusuydu.
Scholz popüler bir isim olarak ön plana çıktı çünkü düzenin devamını temsil eden bir adaydı. Soğukkanlı, ehil ve biraz da sıkıcı biri olarak görüldü. Alman seçmenler bunu sever.