
Hilafet: Müslümanların Altın Kubbesi Neden Yok? Şok İddia!
Yılmaz Çelik'in Köklü Değişim'deki yazısı, ABD Başkanı Donald Trump'ın 175 milyar dolarlık "Altın Kubbe" hava savunma sistemi üzerinden Müslüman ülkelerin içinde bulunduğu savunmasız durumu ele alıyor. Trump'ın bu girişimi, görünürde bir savunma sistemi olsa da, aslında emperyalist planların bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Yazar, 57 Müslüman ülkenin yönetimlerinin, ümmeti korumak yerine ABD'ye kalkan olmasının acı bir tablo olduğunu vurguluyor. Peki, Müslümanların gerçek "Altın Kubbesi" nerede?
Hilafet Neden Bir Alternatif?
Günümüzde Müslüman coğrafyası, çeşitli iç ve dış tehditlerle karşı karşıya. Savaşlar, çatışmalar, ekonomik krizler ve siyasi istikrarsızlıklar, milyonlarca insanın hayatını olumsuz etkiliyor. Bu kaotik ortamda, Müslümanların birliğini ve beraberliğini sağlayacak, onları koruyacak bir çatıya olan ihtiyaç her zamankinden daha fazla hissediliyor. İşte tam bu noktada hilafet kavramı yeniden gündeme geliyor. Hilafet, İslam dünyasının birliğini temsil eden, tüm Müslümanları tek bir liderlik altında toplayan bir yönetim şekli olarak tarihte önemli bir rol oynamıştır.
Peki, hilafet günümüz dünyasında bir çözüm olabilir mi? Bu sorunun cevabı, hilafetin nasıl yorumlandığına ve uygulandığına bağlı. Tarihteki hilafet örnekleri, hem parlak dönemleri hem de hatalı uygulamaları içeriyor. Ancak, adalet, eşitlik, şeffaflık ve istişare ilkelerine dayanan, modern dünyanın gereksinimlerini karşılayabilecek bir hilafet modeli, Müslümanların karşı karşıya olduğu sorunlara çözüm üretebilir. Unutulmamalıdır ki, hilafet sadece bir yönetim şekli değil, aynı zamanda bir idealdir. Bu ideal, Müslümanların ahlaki ve manevi değerlerini koruyarak, daha adil ve müreffeh bir dünya inşa etme amacını taşır.
"Altın Kubbe" ve Savunma İhtiyacı
Trump'ın "Altın Kubbe" projesi, bir ülkenin kendi güvenliğini sağlama çabasının bir örneği olarak görülebilir. Ancak, bu tür projeler genellikle büyük maliyetler gerektirir ve sadece teknolojik çözümlere odaklanır. Oysa, gerçek güvenlik sadece askeri güçle değil, aynı zamanda ekonomik istikrar, sosyal adalet, eğitim ve kültürel değerlerle de sağlanır.
Müslüman ülkeler, kendi savunma sistemlerini kurmak yerine, genellikle Batılı ülkelerden silah ithal etmeyi tercih ediyor. Bu durum, hem ekonomik bağımlılığı artırıyor hem de siyasi manevra alanını daraltıyor. Müslümanların kendi "Altın Kubbesi"ni inşa etmeleri, öncelikle kendi kaynaklarına güvenmeleri, bilim ve teknolojiye yatırım yapmaları, eğitim sistemlerini geliştirmeleri ve kendi savunma sanayilerini kurmalarıyla mümkün olabilir. Bu da ancak birlik ve beraberlik içinde hareket ederek, ortak bir vizyon etrafında kenetlenerek başarılabilir.
- Ekonomik bağımsızlık
- Bilim ve teknolojiye yatırım
- Eğitim sistemlerinin geliştirilmesi
- Savunma sanayinin kurulması
Ümmetin Geleceği İçin Ne Yapmalı?
Müslümanların geleceği, kendi ellerinde. İç çekişmelerden, mezhep ayrılıklarından, siyasi çıkarlardan uzak durarak, ortak değerler etrafında birleşmek, en önemli adım olacaktır. Eğitim, bilim, teknoloji, ekonomi ve savunma alanlarında işbirliği yapmak, Müslümanların gücünü artıracaktır. Ayrıca, adalet, eşitlik, şeffaflık ve insan haklarına saygı gibi evrensel değerleri benimsemek, Müslüman toplumların daha yaşanabilir hale gelmesini sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki, Müslümanların gerçek gücü, sayıları değil, birlik ve beraberlikleri, bilgi ve bilinçleri, ahlak ve erdemleridir.
Sonuç olarak, Trump'ın "Altın Kubbe"si, Müslümanların kendi "Altın Kubbesi"ni inşa etme ihtiyacını bir kez daha hatırlatıyor. Bu, sadece askeri bir güç değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal, kültürel ve manevi bir kalkınma hamlesi anlamına geliyor. Müslümanlar, kendi potansiyellerini keşfederek, birlik ve beraberlik içinde hareket ederek, daha adil, müreffeh ve güvenli bir gelecek inşa edebilirler. Aksi takdirde, başkalarının "Altın Kubbeleri"nin gölgesinde yaşamaya mahkum kalacaklardır.