Myanmar'da bir astrologun deprem tahmini yapması üzerine tutuklanması, Türkiye'de de benzer tartışmaları alevlendirdi. Deprem tahminlerinin yasaklanması fikri, özellikle 1999 Marmara Depremi'nden sonra artan bilgi kirliliği ve uzmanların çelişkili açıklamaları nedeniyle yeniden gündeme geldi. Peki, deprem tahminleri gerçekten yasaklanmalı mı? Uzmanlar bu konuda ne düşünüyor?
Deprem Tahminleri Kaos mu Yaratıyor?
İstanbul'da meydana gelen son depremin ardından, yer bilimcilerin farklı tahminlerde bulunması kamuoyunda büyük bir kafa karışıklığına yol açtı. Tam da bu sırada, Myanmar'dan gelen bir haber tartışmayı daha da alevlendirdi. BBC'nin haberine göre, John Moe isimli bir astrolog, TikTok üzerinden yaptığı deprem tahmini nedeniyle "yanlış bilgi vererek halkı paniğe sevk etmek" suçundan gözaltına alındı.
Türkiye'de de benzer durumlar yaşanıyor. Özellikle "Büyük İstanbul Depremi" konusunda uzmanlar arasında bir tahmin yarışı yaşanıyor. Bu yarışta, uzmanlar birbirlerini "bilimsel olmamakla", "yetersiz bilgiye sahip olmakla" suçluyor. Bu durum, vatandaşların kime inanacağını şaşırmasına neden oluyor.
Uzmanlar Arasındaki Rekabet ve Bilgi Kirliliği
Peki, bu bilgi kirliliğinden nasıl kurtulacağız? Televizyonlara çıkarak deprem tahminlerinde bulunmak ne kadar doğru? Bazı jeologların belirli bölgeleri "güvenli" ilan etmesi, o bölgelerdeki yapılaşmayı tetiklemesi etik mi? Bu uzmanların, inşaat firmalarıyla olan ilişkileri, verdikleri bilgilerin güvenilirliğini zedeliyor mu?
- Uzmanlar arasındaki rekabetin nedenleri neler?
- Bilgi kirliliğinin önüne nasıl geçilebilir?
- İnşaat firmalarıyla ilişkiler şeffaf mı?
Bu soruların yanıtları, deprem tahminleri konusundaki tartışmaların odağında yer alıyor.
Çözüm: Ortak Bir Bilgi Havuzu mu?
Profesörlerin birbirini suçlaması, Türkiye'de de Myanmar'dakine benzer önlemler alınması gerektiğini gösteriyor. Bu kapsamda, tüm uzmanların dahil olacağı ortak bir "deprem bilgi havuzu" oluşturulması öneriliyor. Bu kurulun yetkilileri dışında depremle ilgili konuşmak yasaklanmalı, televizyonlar da sadece bu kurulun görevlendireceği uzmanları konuk etmeli.
Bu tür bir düzenleme, bilgi kirliliğinin önüne geçerek, vatandaşların doğru ve güvenilir bilgilere ulaşmasını sağlayabilir. Aksi takdirde, mevcut karmaşa düzeni sadece bazı inşaat ve arsa spekülatörlerinin işine yarıyor.
Sonuç olarak, deprem tahminleri konusundaki tartışmalar, bilgi kirliliğinin ve uzmanlar arasındaki rekabetin ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini gösteriyor. Ortak bir bilgi havuzu oluşturulması ve yetkili merciler dışında depremle ilgili açıklama yapılmasının yasaklanması, bu soruna çözüm olabilir. Aksi takdirde, vatandaşlar doğru bilgiye ulaşmakta zorlanacak ve panik ortamı daha da artacaktır.