İktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, AKP’nin kendisine açtığı tazminat davasında gerekçeli kararın …
İktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, AKP’nin kendisine açtığı tazminat davasında gerekçeli kararın açıklandığını yazdı.
Diipak, İstanbul Sözleşmesi’ni konu aldığı “AK Parti içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizi ve AKP’nin papatyaları” başlıklı yazısı üzerine AKP Genel Merkezi başta olmak üzere partinin çeşitli kademelerinden tepki görmüştü. AKP, 81 ilde Dilipak hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
AKP Genel Başkanlığı tarafından açılan 500 bin liralık tazminat davasında açıklanan gerekçeli kararı bugünkü köşesinde değerlendiren Dilipak, “Peki nasıl oluyor da, ‘AK Parti içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizi ve AKP’nin papatyaları’ deyince suç oluyor. Burada eleştirilen ne, kim, korumaya çalışılan değer ne” dedi.
Dilipak’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:
Peki nasıl oluyor da, “AK Parti içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizi ve AKP’nin papatyaları” deyince suç oluyor. Burada eleştirilen ne, kim, korumaya çalışılan değer ne?
Sahi Türk Dil kurumu ne buyurur bu hususta! Bu memlekette bu ifadeden dolayı insanlar suçlanıyor, mahkum ediliyor. İnsanların aklı mantığı dumura uğradığı için olsa gerek, 2 yılda insanlara şu maskenin zararlarını bile anlatamadık. Kenevirin faydalarını anlatamadık. Çünkü mantık iflas etmiş.
Geçen gün Adem EVMES¸’in Mantık Aras¸tırmaları Dergisi Yıl: 3 Sayı: 5-2021 / Yaz sayısında yayınlanan “Hilli^’de Kavramlar Mantıgˆı“ yazısını okurken efkar bastı. Mesela lafızları nasıl tasnif ediyoruz. Mu¨fred, mu¨rekkep ve mu¨ellef. Mesela biz Adam’ı bile sadece erkek olarak anlıyoruz. Her natık insandır ve her insan da natıktır, ama “her insan hayevandır” ama “her hayevan insan değildir”. Yazar “insan hayevan-ı natıkadır” sözünü sayfalarca izah etmiş. Kelimelerin anlamından bihaber olan insanlara neyi nasıl anlatacaksınız. Basit kelimeler (isim ve sıfatlar), kavramlar, terimler, bunların etimolojisi, türevleri, galat olarak bilinenler, o kelimeden anladığımız, o kelimelere yüklediğimiz anlamlar var. Kelimelerin dini, felsefi, örfi, etimolojik anlamları var.
Bakın kelimeleri doğru kullanmazsanız her anlam çıkar. Mesela madem “İnsan düşünen hayvandır” diyorsunuz. İnsan, bu mantığa göre “Bir çeşit hayvan” ise, birisine “Sen de bir çeşit hayvansın” işte deseniz, burada kasta bakmak gerek. Sonuçta “İnsan hayvandır” gibi bir anlam çıkıyor, ilk ifadeden.
Zaten insan da, kendinin hangi hayvana kıyaslandığına bakıyor sonuçta, “Aslan oğlum” diyen anne, aslanın hayvani yanını değil, onun alameti farikası olan yanını öne çıkartıyor.
Burada “Aslan hayvanların kıralı” olduğuna göre, oğlunu “insanların kıralı” gibi görüyor. Aslında şuuraltı, hayvanın şahsında mücessem hale gelen kırallığının öte yandan insan hayvan ilişkisine dönüştürülmesi. Oğlunu aslan olarak gören anne, diğer insanları Aslan’a nisbetle diğer hayvanlarla kıyaslamış olmuyor mu? “Aslan” motifi dini metinlere de yansır. Kadın “ahu gözlü” olur mesela, ama sıpanın da gözü güzel olsa da anne çocuğunu gözü ile değil de “yavrusu” olarak “sıpam” diye sevebilir. Erkek “şahin gözlü”dür. Yani “Aslan”ı isim, soy isim olarak kullanmak boşuna değil.
Mesela, durduk yerde “Bazı beyazlar, hayvandır” deseniz, aslında bu yanlış değil. Hatta dinen “hatta hayvandan da aşağıdır”.
Ama bu sadece beyazlara münhasır değil. Kadın, erkek, siyah, beyaz farketmez.
Genel olarak doğru olan bir şeyi, kişi ya da bir topluluğa söylerseniz, onun isbatı gerekir. Bir önceki tesbit, hem tarih, hem de bugün için doğrudur ve hatta gelecekte de bu durum değişmeyecektir.
Bir sözü doğru anlamak için detaya bakmak gerekir, bütüne bakmak ve hatta söz ile birlikte söyleyene bakmak gerek.
Yoksa dar kafa ile ne Gerçeği, ne Hakikati ve ne de Mecazı anlamak mümkündür. Hele bunların eline adaletin kılıcını verirseniz ilk katledecekleri şey Hakikat olur.
Sahi natık, mantık, natıka, nutuk ne demek?.
Allah bizleri “natık” ve “fehim” sahibi kullarından eylesin ki Hak’kı Hak, batılı batıl kabul edip, Hak da toplanmamızı nasib etsin de, bizi nimet verdiklerinin yoluna iletsin ki gazaba uğrayanlardan olmayalım. Yönetenler, hüküm verenler başta olmak üzere, her nefsin hatırlaması gerek. “Yargılayanlarla birlikte tekrar yargılanacağımız”, en yüce temyiz makamında görülen ve görülmeyen tüm tarafların yeniden yargılanacağı ve hükme bağlanacağı bir gün var.
O gün gelmeden hatırlayalım: “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara -tattırıyor.”