Mahpusluk mu, bakanlık mı? İçeri mi giriyorsun, kabineye mi? Dengeler değişince, hop affını istiyorsun ve Saray’ın uygun göreceği bir …
Mahpusluk mu, bakanlık mı? İçeri mi giriyorsun, kabineye mi? Dengeler değişince, hop affını istiyorsun ve Saray’ın uygun göreceği bir zamanlamayla af çıkıyor, affediliyorsun. Son dönemde oluştu bu gelenek. Eskiden bakanlar görevlerinden alınır ya da istifa ederlerdi. Boşalan makama yeni görevlendirmeler yapılırdı. Şimdi af isteniyor…
Aftan yararlanan son kabine üyesi Adalet Bakanı Abdulhamit Gül oldu. Nicedir bekliyorduk, Ankara gazetecileri olarak… Nasıl gelindi bu noktaya?
Haydi, başlayalım o zaman…
Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) üye seçimlerine dönelim. TBMM’nin seçeceği 7 üyenin üçünü AKP, ikisini İYİ Parti, birini MHP, birini de CHP belirlemişti. Kulislere göre MHP kendisine bir üye ayrılmasına değil, İYİ Parti’nin iki kontenjan elde etmesine bozuluyordu. AKP’nin bazı Meclis yöneticilerinin temasları sonucu oluşan tabloya MHP’nin içerlediği çok açıktı: “MHP’nin yerine İyi Parti’yi ikame etmek isteyenler mi vardı?” Sinirler gerilmişti, ancak gelişme not edildi bir kenara…
KOCABEY’İN İSTİFASI
Durup dururken, hiç beklenmeyen bir anda MHP kontenjanından HSK üyesi olduğu bilinen Hamit Kocabey, 26 Mayıs 2021’de ikinci kez seçildiği görevinden 14 Ekim 2021’de istifa etti. Genel merkezinin Karanfil Sokak’ta bulunduğu dönemden beri bazen yakından bazen uzaktan izlediğimiz MHP’de böyle ansızın gelen istifa azdır ama olur. Genellikle de Devlet Bey, birinin istifasını isterse o istifa gerçekleşir. Devlet Bey’in bu tür beklenmedik istifaya kurumsal olarak partisini hedef alan bir girişim sezdiğinde başvurduğu da biliniyor. Bu bir olasılıktı ilk başta. Ancak istifadan sonra Kocabey’in Devlet Bey’e hukuk danışmanı olarak atanması, sorunun “kişisel” olarak algılanmadığını ortaya koydu.
Bu konuda Bahçeli’nin verdiği ikinci karar ise daha sert olmuştu. İstifanın ardından MHP, HSK’ye seçilecek yeni üye için aday belirlemedi. Seçimlerde MHP, AKP’nin adayına destek vererek ittifaka verdiği önemi Erdoğan’a bir kez daha net ve ileri bir adımla göstermiş oldu. Yani MHP “ittifakı ayrıntılar” üzerinden değerlendirmiyordu. Ancak “AKP aynı duyarlılığı göstermiyor mu” sorusuna en fazla gülümsemeyle yanıt alabildik… Kocabey’in istifasının ardından “verileri” açıklanmayan iddialar gündeme getirilince MHP iyice Adalet Bakanı Gül’e odaklandı.
SOYLU-GÜL AYRIŞMASI
AKP içinde bakanlar arasında oluşan ayrılıkların kamuoyuna yansıyan bölümünde hep İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oldu. Soylu’nun önce damat bakan Berat Albayrak’la arasının kötü olduğu çokça yazılıp çizildi. Albayrak’ın “görevden affını istemesi” doğal olarak rekabetin en azından görünen kısmını noktaladı. Soylu ile Gül arasındaki çelişki, “önce uygulama mı, önce hukuk mu” tartışmasıyla demeçlere kadar yansıdı. Soylu’nun, “Annesine küfreden bir kişinin mahkemeden serbest bırakıldığını” söylemesine Gül, “mahkemede itiraz” yolunu gösterdi. Gül ile benzer çelişkileri yaşayan tek AKP’linin Soylu olmadığı da biliniyor.
Diğer yandan terörle mücadele gerekçesiyle MHP’nin Soylu’ya açık desteği, Soylu’nun rekabet içinde olduğu AKP’lilere de açıktan muhalefet olarak yorumlanıyor. Bir yorum daha yapılıyor kamuoyunda:
“Gül hukuka daha saygılı bir Adalet Bakanı…”
“Ne kadar?” diye sormuyoruz. Ama Gül döneminde de gazetemiz aleyhine, “Bu kadar da olmaz” dedirten kararlar alınmasına devam edildi. Bazı FETÖ soruşturmaları var ki evlere şenlik. Tek özlemimiz ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’dan beklentimiz “hukuka tam saygılı” bir sistem…
AYM’YE KENAN YAŞAR
Son gelişmeyle bağlantılı olduğunu düşündüğümüz bir olay daha var: Anayasa Mahkemesi üyeliğine AKP’den milletvekilliğine aday adayı olmuş Çorum Baro Başkanı Kenan Yaşar’ın seçilmesi. Tek üye için baroların üç aday belirleme süreci uyutuldu, halen uyutuluyor. Üye belirleme sürecinin bir başka boyutu ise AKP ve MHP arasında, hangi isimde uzlaşılacağı konusuydu. Bu müzakerelerin çok zorlu geçtiği bilgisi kulislere yansıdı. Türkiye Barolar Birliği seçimlerinde tek aday konusunda uzlaşan barolar üç adayın belirlenmesi konusunda ne yaptılar? Bu seçimin kritik olduğu dile getiriliyor. HDP kapatma davasının siyasete etkisi açısından bu seçimi nasıl değerlendirmeli?
Yaşar’ın “hukukçuluğunun değerlendirmesi doğal olarak kararları üzerinden” yapılacak. Ancak sorular da “Sor beni, sor beni” diye yerinde durmuyor.
İktidarın sorunlu alanlarından birisi de devlet kadrolarında örgütlenme ve gruplaşma. Çözülemiyor. Bir göreve; devlete, mevzuata bağlılıkla değil, cemaatlere bağlılıkla getirilme uygulaması, 15 Temmuz travmasına karşın yoğun. Kamuda “Menzil’e girenler” de, “Hakyol’u bulanlar” da artık dikkatlerden gizlenebilecek, saklanabilecek boyutları çoktan geçti.
Gelişmelerin yakın geçmişi böyle. Gül’ün “affını istemesi” yalnızca AKP’nin iç gelişmesi değildir. MHP, belirleyici tam bir ortaktır.