New York Times, ülkelerin demokrasi seviyelerini bir dizi gösterge üzerinden izleyen İsveç merkezli kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan V-Dem …
New York Times, ülkelerin demokrasi seviyelerini bir dizi gösterge üzerinden izleyen İsveç merkezli kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan V-Dem tarafından yayımlanan verileri inceledi. Analizde, ABD’nin müttefiklerinde demokrasinin düşüşte olduğuna dair dikkat çeken değerlendirmelere yer verildi. Verilerde, Türkiye başlığı ön plana çıktı.
Analizde, “ABD müttefikleri, son 10 yılda küresel olarak demokratik gerilemenin büyük bir payını oluşturuyor. Dünyanın geri kalan ülkelerine göre ortalamada yine daha demokratik görünse de 2010’dan bu yana hemen hemen hepsinde bir dereceye kadar demokratik erozyon yaşandı. Bu da seçim adilliği veya yargı bağımsızlığı gibi temel unsurların zayıfladığı diğer ülkelerdeki düşüşleri geride bırakan oranlarda olduğu anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’DE ARALARINDA
Gazete verileri analiz ettiği haberinde, “Fransa veya Slovenya gibi ülkelerde demokrasi, kurumların tepki ve güvensizlik siyaseti arasında değer kaybetmesine tanık oldu. Bahreyn gibi ‘diktatörlükler’ zaten mütevazı derecede olan özgürlükleri kısıtladı. Bu hükümet biçiminde, seçilmiş liderler daha çok ‘diktatör’ gibi davranır ve siyasi kurumlar aşınır. ABD’nin müttefikleri genellikle bu eğilime öncülük etti. Türkiye, Macaristan, İsrail ve Filipinler buna örnek olarak verilebileceğini” belirtti.
NY Times, “Bulgular ayrıca, ABD’nin dünyada doğuştan demokratikleştirici bir güç olduğuna dair her iki tarafta da yaygın olarak kabul edilen Amerikan varsayımlarının altını oyuyor” yorumunu yaptı.
EN ÇOK AZALDIĞI ÜLKELER
Gazete, “1990’larda aralarında Türkiye ve Güney Kore’nin de olduğu ABD müttefiklerinin demokratik olarak iyileştiğine” dikkat çekerek şunları kaydetti:
“Ancak G20 ülkeleri arasında Brezilya, Hindistan ve Türkiye gibi ülkelerin demokrasinin en çok azaldığı ülkeler arasında olduğu vurgulandı. Türkiye’de basın özgürlüğünün, akademinin, sivil toplum faaliyetinin azalmasında ve yanlış bilginin yayılmasında 2010’dan beri bir artış yaşandı.”
