Getty ImagesNisan 2002’de Kabil’e giden Türk askerleri sokaklarda devriye geziyorduABD’nin Taliban’la anlaşmasının ardından Afganistan’daki …
ABD’nin Taliban’la anlaşmasının ardından Afganistan’daki yabancı askerler çekilmeye başladı. Tahliyelere başlayan ordular arasında yaklaşık 20 yıldır Afganistan’da görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri de bulunuyor.
Afganistan’dan tahliye edilen ve 345 kişiden oluşan ilk TSK kafilesi 26 Ağustos’ta Türkiye’ye döndü. Milli Savunma Bakanlığı’nın Twitter hesabından paylaşılan bilgiye göre, TSK personelinin tahliyesi Cuma günü tamamlandı.
https://twitter.com/tcsavunma/status/1431318126508007424
Peki Türk askerleri bugüne kadar Afganistan’a nasıl gitti ve neler yaptı? Kaç asker gönderildi ve kaç asker hayatını kaybetti? Türkiye’nin hedefleri neydi ve bunları gerçekleştirebildi mi?
Türkiye’nin Afganistan’da 20 yıldır yürüttüğü askeri görevi inceledik ve Prof. Dr. Ahmet Kasım Han’a sorduk.
ABD’NİN TALEBİ, DÖRT PARTİNİN DESTEĞİYLE BAŞLAYAN SÜREÇ
El Kaide’nin 11 Eylül 2001’de ABD’de düzenlediği saldırıların ardından ABD, NATO anlaşmasının 5. maddesi uyarınca üye ülkelerden Afganistan’a yönelik operasyona destek talep etti.
Bu talep üzerine Meclis’e gelen Afganistan tezkeresi Ekim 2001’de iktidardaki DSP, MHP, ANAP ve DYP’nin desteğiyle, AKP’nin ise muhalefetiyle; 100’e karşı 319 oyla kabul edildi.
Bundan iki ay sonra, Aralık 2001’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bir Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti (ISAF) oluşturmaya karar verdi.
16 Ocak 2002’de İngiltere’nin liderliğinde göreve başlayan ISAF’a Türkiye de başından beri katkı verdi.
Bölgeye gönderilecek birliklerin intikal ve yerleşmesiyle ilgili keşif ve koordinasyon yapmak üzere 12 kişilik bir ön heyet Ocak 2002’de Afganistan’a ulaştı.
İlk başta idari destek personeli dahil olmak üzere 261 kişinin gönderilmesi planlanırken bu sayı ilerleyen aylarda arttı ve bini aştı.
İngiltere’nin ISAF’ın ilk döneminin sonunda liderliğini devretmesinin ardından Türkiye Haziran 2002-Şubat 2003 tarihleri arasında 1.300 personel ile harekatın ikinci dönemine liderlik etti.
Ekim 2003’e kadar Kabil ile sınırlı olan ISAF görevi, o tarihten itibaren tüm Afganistan’a genişletildi.
ISAF’a 7. döneminde de liderlik eden Türkiye Şubat-Ağustos 2005 tarihleri arasında 30 ülkeden oluşan 1.450’si Türk, 8 bin personele komuta etti.
Türkiye o dönemde Kabil Uluslararası Havaalanı’nı da işletti.
ISAF’ın altı bölge komutanlığından biri olan Kabil Bölge Komutanlığı’na da Kasım 2009’dan 2014 sonuna kadar Türkiye liderlik etti.
Türk Silahlı Kuvvetleri ayrıca BM Afganistan Yardım Misyonu’nun Kabil’deki ana karargahına 2012-15 arasında askeri danışmanlık sağladı.
MUHARİP GÖREVLER ÜSTLENMEDİ
Türk askerleri bütün bu süreçte muharip görevler üstlenmedi, mayın temizleme, silahlı örgütlerle mücadele veya uyuşturucu operasyonlarında yer almadı.
Bunun yerine askeri eğitim, danışmanlık ve sağlık gibi alanlarda roller üstlendi.
TSK Kabil’de açtığı Gazi Askeri Eğitim Merkezi’nde de Afganistan ordusu astsubaylarına eğitim verdi.
ISAF’ın Aralık 2014’te sonlanmasının ardından Ocak 2015’te BM Güvenlik Konseyi, muharip olmayan ve Afgan ordusuna destek vermeyi hedefleyen Kararlı Destek Misyonu’nu (RSM) başlattı.
Türkiye’nin o tarihten bu yana RSM kapsamında üstlendiği görevler şunlar oldu:
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin açıkladığı verilere göre ABD’nin çekilme kararı öncesinde, 2020-21 dönemi için Afganistan’da Türkiye’nin toplam 648 personelinin olması planlanıyordu.
TÜRKİYE’DEN KAÇ ASKER GİTTİ, KAÇI HAYATINI KAYBETTİ?
Türkiye’nin bugüne kadar Afganistan’a kaç asker gönderdiğine dair bir veri yok. Fakat 20 yıl boyunca zaman zaman 1.500’ü aşan sayıda Türk askerinin Afganistan’da bulunması, bu süre boyunca birkaç bin TSK mensubunun Afganistan’da görev yapmış olabileceği anlamına geliyor.
Türk askerlerinin muharip görevlerde yer almaması, bu süreçte diğer ülkelere kıyasla daha az Türk askerinin hayatını kaybetmesine yol açtı.
2009 yılında Mezar-ı Şerif’teki Türk birliğini ziyaretten dönen bir kurmay albay ve bir uzman çavuş trafik kazasında hayatını kaybetti.
16 Mart 2012’de Kabil yakınlarında Sikorsky tipi bir helikopterin düşmesi sonucu dokuz subay, iki astsubay ve bir uzman hayatını kaybetti.
26 Şubat 2015’te Taliban’ın Türk Büyükelçiliği’ne ait bir aracı hedef almasının ardından bir asker hayatını kaybetti.
O dönem Anadolu Ajansı’nın ulaştığı Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahit, ABD askerlerini hedef almak istediklerini, Türklerin yanlışlıkla zarar gördüğünü, Türkleri düşman olarak görmediklerini söylemişti.
Böylece, basına yansıdığı kadarıyla Türkiye’nin Afganistan’daki 20 yıllık askeri varlığı süresince 15 TSK mensubu hayatını kaybetti.
TÜRKİYE’NİN HEDEFİ NEYDİ, İSTEDİĞİNİ ALABİLDİ Mİ?
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Ekim 2001’de TBMM’ye sunulan tezkerede ABD’nin başlattığı harekatın başarıya ulaşmasının “tüm insanlığın yararına” olacağını söylemişti.
Ecevit, “Bu harekâtı İslam’a karşı bir eylem gibi göstermeye kalkışanlar, barış dini olan İslam’ın yüce değerleriyle çelişmektedirler” demiş ve eklemişti:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti, başlatılan mücadelenin kısa sürede ve yaygınlaşmadan başarıya ulaşması için, kendi olanaklarının elverdiği ölçü ve biçimde her katkıyı yapmalıdır.”
TBMM’de bu tezkereye itiraz eden dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül ise bu operasyonla Türkiye’nin Asya’ya, Asya’nın da Türkiye’ye yabancılaşma ihtimali olduğunu söylemiş ve “Bu kadar geniş, kapsamı belli olmayan, sınırı belli olmayan, süresi belli olmayan bir yurtdışına Türk Silahlı Kuvvetlerinin gönderilmesini uygun bulmuyoruz” demişti.
Fakat AKP bundan bir yıl sonra iktidara geldiğinde Türk askerlerini çekmedi ve ABD öncülüğündeki operasyona destek verdi.
Peki Türkiye’nin Afganistan’a girerken hedefleri neydi ve bu süreçte istediğini alabildi mi?
Bu soruyu uluslararası ilişkiler uzmanı Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kasım Han’a yönelttik.
‘TÜRKİYE’YE YÖNELİK SEMPATİYİ GÜÇLENDİRDİ’
“Türkiye’nin Afganistan’a girerken doğrudan kendi çıkarlarını ilgilendiren spesifik bir hedefi yoktu” diyen Prof. Han, Türkiye’nin Afganistan’a girişinin NATO’nun 5. maddesi gereği, “ait olduğu ittifak ilişkilerinin kendine dayattığı çerçeve içerisinde olduğunu” hatırlattı.
Türkiye’nin bu süreçte Afganistan’da muharip bir misyon üstlenmemesinin son derece isabetli bir karar olduğunu söyleyen Han, “Başka ülkelerin askerleri dahi Türk bayrağını omuzlarına takarak dolaştılar hedef olmamak için” dedi.
Han, Türkiye’nin üstlendiği rolün bölgede Türkiye’ye duyulan sempatiye zarar vermediğini ve aksine güçlendirdiğini vurguladı ve ekledi:
“Türkiye Afganistan halkına yardım edebilmek ve Afganistan’ın tekrar bir devlet olarak uluslararası toplumun bir parçası olmasını sağlamak için bu operasyona girmişti.
“Türkiye’nin varlığı sadece askeri değildi, NATO önemli ve değerli bir stratejik karar alarak Sayın Hikmet Çetin’i de NATO’nun sivil özel temsilcisi olarak Afganistan’a atadı.”
PROF. HAN: TÜRKİYE İTİBARINI VE GÜVENİLİRLİĞİNİ ARTIRDI
Ahmet Kasım Han, Türkiye’nin NATO çerçevesinde yükümlülüklerini yerine getiren bir ülke olarak itibarını ve güvenilirliğini artırdığını, Türk diplomasisini zenginleştirdiğini belirtti ve “NATO’nun ağırlıklı olarak Müslüman nüfusa sahip olan tek ülkesi olarak NATO’daki varlığının yumuşak güç unsuru ve önemli bir argüman olduğunu gözler önüne sermiştir” diye konuştu.
Türkiye’nin Afganistan’a girerken “büyük bir stratejik kazanım elde edip Orta Asya’ya nüfuz etme” gibi bir hedefi olmadığını söyleyen Han, sözlerine şöyle devam etti:
“Günün sonunda bütün uluslararası toplumla birlikte Türkiye’nin de bu noktadaki misyonunun başarısız olduğu söylenebilir çünkü Afganistan’da o hayal edilen devlet inşası mümkün olmadı.
“Ama bu Türkiye’nin sorumluluğu mudur? Bir sorumluluklar hiyerarşisi çıkarırsak ortaya, Türkiye burada en az sorumlu olan ülkelerden birisidir, ayrıca Afganistan’ın toplumsal kalkınması açısından elinden gelen yardımı yapmıştır ve bunlar önemlidir.
“Aynı şeylerin hiçbirini ABD veya Büyük Britanya için söyleyemem.”