Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Afganistan’dan çekilme süreci birlikte Washington yönetiminin küresel çaptaki hegemonyası yeniden …
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Afganistan’dan çekilme süreci birlikte Washington yönetiminin küresel çaptaki hegemonyası yeniden tartışılmaya açıldı. Uluslararası kamuoyunda “tarihin sonu” tezi ile tanınan siyaset bilimci Francis Fukuyama, The Economist dergisi için kaleme aldığı makalede “ABD’nin daha önceki hegemonik statüsünü tekrar elde etmesi mümkün gözükmüyor.” tespitinde bulundu.
CRI’da yer alan habere göre, Soğuk Savaş sonrası tesis edilen Washington hegemonyasının 20 yıl boyunca en parlak günlerini yaşadığını savunan Fukayama, “ABD’nin kibri 2003 Irak işgali ile zirveye çıktı. O tarihlerde ABD sadece Afganistan ve Irak’ı değil, tüm Orta Doğu’yu yeniden şekillendirebileceğini umdu.” ifadelerini kullandı.
ABD HEGEMONYASINA TEHDİT İÇERİDEN GELİYOR
ABD’nin 2007-2009 küresel mali krizi ile birlikte irtifa kaybetmeye başladığını anımsatan Fukuyama, gelinen noktada dünyanın çok kutuplu bir hâl aldığını vurguladı. Fukuyama, ABD’nin askeri güç kullanımını eleştirmesine karşın Afganistan’da ortaya çıkan tablonun küresel hegemonya üzerinde sınırlı etkisi olacağını ileri sürdü.
Washington’ın Vietnam yenilgisi sonrasında itibarını geri kazandığını yazan Fukuyama’ya göre, ABD’nin küresel hegemonyasına tehdit “dışarıdan değil içeriden” geliyor. Fukuyama, 18 Ağustos tarihli değerlendirmesinde şunları kaydetti:
“ABD’nin küresel duruşuna daha büyük meydan okuma içeriden geliyor: Amerikan toplumu derinden bölündü ve herhangi bir konuda fikir birliğine varması güçleşti. Kutuplaşma geleneksel siyasi meseleler olan kürtaj ve vergi ile başladı ancak kültürel kimlikler üzerinden çatışmaya dönüştü. Seçkinler tarafından marjinal hale getirildiklerini düşünen grupların tanınma talebi, 30 yıl önce modern demokrasinin Aşil Topuğu olarak tanımladığım bir şeydi. Normalde küresel bir pandemi insanları bir araya getiren bir “dış tehdit” olmalıdır. Buna karşın Covid-19 krizi Amerika’nın ayrılıklarının derinleşmesine hizmet etti. Sosyal mesafe, maske kullanımı ve şimdi aşılama bir kamu sağlığı önlemi değil siyasi etiketler olarak görülüyor.”
BİRLEŞİK DEVLETLER OĞULLARINI FEDA EDER Mİ?
ABD’deki kutuplaşmanın kaçınılmaz biçimde dış politikaya yansıdığını düşünen Fukuyama, Çin ve Rusya özelinde karar almanın bu nedenle giderek zorlaştığını belirtti. İç politik tartışmalara işaret eden Fukuyama “Bugün Cumhuriyetçilerin yarısı Demokratları Rusya’dan daha fazla Amerikan yaşam tarzına tehdit olarak görüyor.” diye yazdı.
Amerikalı siyaset bilimci Taiwan’ın bağımsızlık yoluna gitmesi halinde Çin’in müdahale edebileceğini hatırlatarak “Taiwan, Afganistan’dan çok daha büyük bir sınav olacaktır. Birleşik Devletler, adanın bağımsızlığı adına oğullarını ve kızlarını feda etmeye istekli olacak mı?” sorularını yöneltti.
ABD ÖRNEK ÜLKE OLMAKTAN ÇIKTI
ABD Dışişleri Bakanlığı Politika Planlama Dairesi gibi resmi görevlerde de bulunmuş olan Fukayama, ülkesinin bugün artık uluslararası arenada örnek ülke olmadığını da itiraf etti. “Yumuşak güç” kavramına gönderme yapan Fukuyama “Olgun bir demokrasinin ayırt edici özelliği, seçimlerin ardından iktidarın barışçıl transferlerini gerçekleştirme yeteneğidir. ABD bu 6 Ocak’ta bu testte olağanüstü bir şekilde başarısız oldu.” ifadesini kullandı.
Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın destekçileri, 2020 ABD başkanlık seçim sonuçlarını tanımamış ve 6 Ocak 2021’de Kongre binasına baskın düzenlemişlerdi.