Sahne tozu yutulur da 60 yıl mı yutulur, hatta daha fazlası… Genco Erkal, çocukluğundan beri sahnede, oynamış, yönetmiş, yazmış, bedel ödemiş …
Sahne tozu yutulur da 60 yıl mı yutulur, hatta daha fazlası… Genco Erkal, çocukluğundan beri sahnede, oynamış, yönetmiş, yazmış, bedel ödemiş ama hep sahnede kalmış!
Şimdiye kadar Genco Erkal’ı sahnede hiç seyretmemiş olanınız var mı? Yok, olamaz ki? Bu gazetenin, Cumhuriyet’in, bu sayfasının, Kültür Sanat’ın okuru iseniz, 60 yıldır sahnede olan bir sanatçının, adeta sadece tiyatro ve vatan sevgisiyle yaşayan bir sanatçı üstelik, mutlaka bir oyununu izlemişsinizdir! Benim gibi ilk izlediğiniz oyunu belki “Bir Delinin Hatıra Defteri” olabilir, “üstüme yapıştı” dediği. Ya da Nâzım Hikmet şiirleri! Önceki gece biz, bu sanatçının yaşamöyküsünü izledik, senaryosunu kendi yazmış -kim daha iyi yazabilirdi ki- otobiyografik bir çalışma; artık bir tür sanatçı belgeseli yapımcısı olarak yoluna devam eden Selçuk Metin çekmiş, tabii ki kalabalık bir prodüksiyon ekibi ve ENKA Sanat’ın yapım sponsorluğu ile. Genco Erkal’ı hepimiz tanıyoruz, seviyoruz, izliyoruz. Ama yaşamının pek çok noktasını da bilmiyormuşuz meğer, bu belgeselde öğreniyoruz. İstanbul Taksim’de doğmuş, babası yakışıklı bir deniz subayı, annesi, eğitimini İngiltere’de almış bir modacı, terzi! Bu güzel ailenin oğlu Genco’nun adı tam da o gün öldürülen bir Kürt çocuğun ismine atfen annesi tarafından verilmiş, Genco bunu “İstanbul’da doğan ilk Genco” diye anlatıyor. Bu, akıllı küçük oğlan, adeta tiyatro yapmak için dünyaya gelmiş, çocukken oyunları bile sahne üzerine. Yatılı yollandığı GS’nin ilkokulunda da aile özlemini yine oyunla gideriyor. Özellikle babası eğitimi konusunda çok titiz. Genco, Galatasaray’dan sonra çok içine kapalı, biraz açılsın diye Robert Kolej’e gönderiliyor ve tiyatroya devam edip şimdiki Albert Hall’de sahneye çıkıyor!
HEP BİRİNCİ OLMAK
82 yaşındaki delikanlının ilginç yaşamöyküsü içinde sürekli ortaya çıkan gerçeklik, ne yaptıysa en iyisini yapmak için verdiği çaba ve başarı! İlkokulda sınıfın 2’ncisi olduğunda babası niçin birinci olmadığını sormuş, o da hep en iyi olmaya çalışmış. Okul yılları süresince tiyatroyla olan yakın ilişkisi sürdüğünden Genco üniversitede de tiyatro okumak istemiş ama babası hayır demiş! Psikoloji okumasına ise karşı çıkmamış ki bu eğitim kendisine tiyatroda da çok yararlı olmuş.
YILDIZ KENTER HOCASI
KİMLERDEN ETKİLENDİ?
Yine bilmediğimiz bir yanı Genco Erkal’ın: Perşembe Pazarı’ndaki tarihi hanlardan biri aslında ailesine ait ve Genco orayı hep bir tiyatro mekânı olarak düşlüyor. Hatta oyun bile kafasında hazır: Nâzım Hikmet’in Bursa Hapishanesi’ndeki hayatı. Ne ki ailesi bu mekânda tiyatro yapılmasına izin vermiyor! Sadece birkaç oyun sergilenebiliyor, büyük ısrarlar sonucu. Genco Erkal’ın sanat hayatında en önemli isimler Kenterler dışında Fransa’da yaşayan sıra dışı yönetmen Mehmet Ulusoy. Onun ısrarı ile Fransa’ya gidip Nâzım Hikmet için yazdığı oyunu Fransızca oynuyor ve o kadar beğeniliyor ki birçok tiyatrodan teklif alıyor, hatta birini kabul edip oynuyor! Bir diğer idolü, tabii ki Nâzım Hikmet! Onun şiirlerini ve hayatını oyunlaştırmak, her biçimde kullanmak en büyük sevdası. Ve Fazıl Say! Ünlü bestecinin Nâzım Hikmet Oratoryosu, Genco seslendirirse diye başlıyor ve bugün milyonların izlediği bir esere dönüşüyor.
Gösterime dostları da gelmiş, yalnız bırakmamıştı usta tiyatrocuyu. O kadar çok tiyatrocu gördüm ki hangi birini yazayım? Cumhuriyet yazarları Dikmen Gürün, Evin İlyasoğlu, Ayşegül Yüksel oradaydı, tabii ki Zeynep Oral’ı aradı gözlerimiz, yoktu, yas tutuyor daha. Metin Akpınar’ı gözden kaçırmak ne mümkün. İKSV Genel Müdürü Görgün Taner ve ekibi, İBB Kültür’den Murat Abbas da kurum temsilcileri olarak galadaydı. Belgeselin yararlı bir doküman olarak canlı tarih çalışması gibi kültüre kazandırılmış olması çok önemli, bundan sonrası mümkün olduğu kadar çok izleyiciye ulaşması ki sanatın ve tiyatronun kıymetini anlasınlar!