Avustralya’nın Queensland Üniversitesi’nde deniz uzmanlarından oluşan bir ekip, risk altındaki 45 binden fazla türün listesini çıkarırken söz …
Avustralya’nın Queensland Üniversitesi’nde deniz uzmanlarından oluşan bir ekip, risk altındaki 45 binden fazla türün listesini çıkarırken söz konusu çalışma, küresel ısınma ve diğer faktörlerin deniz yaşamına olumsuz etkilerinin ulaştığı boyutu gözler önüne serdi.
Ecological Society of America (ESA) dergisinde yayınlanan ve çarşamba günü kamuoyuna açıklanan araştırma, koruma çabalarının nerede ve nasıl yapılması gerektiğini belirleyen bir çerçeve oluşturuyor.
Queensland Üniversitesi Yeryüzü ve Çevre Bilimleri Fakültesi’nden Dr. Nathalie Butt, deniz yaşamının çeşitli türlerine yönelik tehditler arasında önemli farklılıkları ortaya koyduğunu söyledi.
Mercanlar ve diğer durağan omurgasızlar, yani mercan kayalıklarına bağlı olarak yaşayan omurgasızlar, 0 ile 1 arasındaki ölçekte 0,4 ile 0,5 arasında değişen asitlik ve tuzluluk gibi su koşullarından en çok etkilenen canlılar konumunda bulunuyor.
Butt, Xinhua‘ya verdiği demeçte, “Su sıcaklığının artması okyanusun asit derecesinin artması ile bağlantılıdır. Dolayısıyla artan asit seviyesi nedeniyle onların (kabuklu canlıların) bu yapıları oluşturması oldukça zordur” dedi.
Bu arada daha büyük hayvanlar, yaşam alanlarının tahrip olması ve balıkçılık uygulamaları gibi doğrudan olumsuz etkilere karşı daha fazla hassasiyete sahip durumda.
Yunuslar, kaplumbağalar, köpekbalıkları ve deniz kuşlarının hepsi balıkçılık faaliyetlerine karşı 0,5 ila 0,6 arasında hassasiyet seviyesine sahipler.
Genel olarak inorganik kirlilik ve su sıcaklığı en fazla sayıda türü, 45 bin türden sırasıyla yüzde 31’ini ve yüzde 27’ini olumsuz etkiliyor.
Söz konusu çerçeve, türleri ve bunlara yönelik tehditleri ortak biyolojik özelliklerine göre kategorize edip sonrasında belirli çevre stres faktörlerine göre haritada konumlandırdığı için deniz koruma alanına benzersiz bir katkı sunuyor.
Bir diğer araştırmacı, Doçent Carissa Klein, “Çevreciler, bu çerçeveyi, koruma çalışmaları için kaynak kullanımında öncelikleri belirlemek ve hangi yönetim eylemlerinin belirli türleri veya tür gruplarını en iyi şekilde ve nerede koruyacağını belirlemek için kullanabilir” dedi.
Ekip, projenin ortak çalışmaya ve üzerine inşa edilmeye devam edilebilecek bir ana veri tabanı olarak hizmet edeceğini de umuyor.