Ortahisar ilçesine bağlı Akyazı Mahallesi’nde 2011’de başlanan ve 5 yılda tamamlanan deniz dolgusu üzerine Toplu Konut İdaresi’nce (TOKİ) 2019’da …
Ortahisar ilçesine bağlı Akyazı Mahallesi’nde 2011’de başlanan ve 5 yılda tamamlanan deniz dolgusu üzerine Toplu Konut İdaresi’nce (TOKİ) 2019’da Şenol Güneş Spor Kompleksi ile 40 bin kişi kapasiteli stadyum inşa edildi. 4 bin 700 fore kazıkla güçlendirilen dolgu alanına şimdi de 900 yatak kapasiteli Şehir Hastanesi planlandı. İlave 1200’den fazla fore kazık daha çakılan dolguda hastane inşaatı başladı.
Kentte deniz dolgusu üzerine araştırmalar yürüten Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi Harita Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Ertan Gökalp ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Yatağan Meslek Yüksekokulu Mimarlık ve Şehir Planlama Bölümü öğretim üyesi Fırat Altıntaş’ın uluslararası dergide yayımlanan bilimsel makalesinde, Avrupa Uzay Ajansı’na ait ‘Sentinel-1’ uydusundan elde edilen 3 yıllık verilere göre, dolgunun yılda 9,7 milimetre çöktüğü, bazı alanların ise yılda 3,9 milimetreye kadar yükseldiğine yer verildi. Araştırmada zemin çatlaklarına bağlı olarak oluşan deformasyonların dikey yönde ve çökme şeklinde olduğu, en yüksek deformasyonun ise stadyumun batısında görüldüğü belirlendi.
“MAKALE GERÇEĞİ YANSITIYOR”
Araştırma sonuçlarını değerlendiren jeoloji mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Akyazı’daki dolgu sahasının oturmasıyla ilgili hazırlanan uluslararası makalenin gerçeği yansıttığını söyledi. Deniz doldurulduktan sonra uydu ölçümleriyle dolgunun performansının değerlendirildiğini belirten Prof. Dr. Bektaş, “Uydu çalışmalarının sonucunda bazı yerlerin yükseldiği, bazı yerlerin alçaldığı farklı oturmalar gözleniyor. Bu farklı oturmaya bina dayanamıyor ve deforme oluyor. Neticede bazı yerler kırılıyor. 2019 yılında statta ve tesiste yaptığımız tespite göre az hasar var. Bu az hasar oturmalar devam ederse orta, oturmalar yine devam ederse yüksek hasara geçer” dedi.
“ÇALIŞMALAR NİTELİKSİZ VE YETERSİZDİ”
Dolgu alanının heyelan sahasının devamı olduğu konusunda geçmişte uyarılarda bulunduklarını söyleyen Prof. Dr. Bektaş, “Akyazı heyelan sahasının denize doğru olan devamıdır. Arazide gördüğünüz faylar ve kırıklar denize doğru devam ediyor. En önemli sorun o fay ve kırıkların deniz altında birbirleriyle ne şekilde bir ilişkide olduğuydu. Bunu anlamak için detaylı jeofizik ve derin sondajların yapılması gerekiyordu. Biz o zaman da ikaz ederek yapılan jeolojik, jeofizik ve sondaj çalışmalarının niteliksiz ve yetersiz olduğunu söyledik. Hal böyle olunca yaşanan sıkıntıların sebebini bilemiyoruz. Akyazı’da bazı oturma sorunları yaşadık, deformasyonları gördük. Buradan ders çıkaralım, hastane yapılmadan önce denizaltı jeolojisi, jeofiziği ve deniz sondajları yapılsın. En azından Akyazı’daki oturmanın sebebi ortaya çıkarılsın, sonra da hastane inşaatına geçilsin” diye konuştu.
REKTÖRLÜKTEN AÇIKLAMA
Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü de stadın betonarme ve çelik taşıyıcı sistemleri için ‘yapı sağlığı izleme sistemi’ kurulmasını önerdi. Rektörlükten yapılan yazılı açıklamada, “Söz konusu bilimsel çalışma, uluslararası saygın bir dergide yayımlanmış olup diğer bütün bilimsel çalışmalar gibi oldukça değerlidir. Bu çalışma kapsamında; stadın çevresinde ve özellikle batı tarafındaki zeminde yüzey deformasyonlarının ve çatlakların oluştuğu belirtilmiş olup betonarme veya çelik ana taşıyıcı sistem için herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Çatı üzerindeki membran kaplamalardan alınan ölçümler rüzgar, sıcaklık vb. hava şartlarından etkilendiği ve büyük hata payları elde edildiği için çatının yapısal davranışı ile ilişkilendirilememiştir. Sonuç olarak, yapılan tek bir bilimsel çalışma ile elde edilen verileri kullanarak statta güvenlik sorununun bulunduğunu, stadın kullanılamayacağını hatta yıkılacağını belirtmek doğru değildir” denildi.
Zemin oturmalarının devam etmesi durumunda stadın taşıyıcı sisteminin nasıl davranış sergileyeceğini bugünden tahmin etmenin zor olduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Dolayısıyla Akyazı dolgu alanı üzerinde inşa edilen Şenol Güneş Kompleksi Trabzonspor Medical Park Stadyumu’nun güvenle kullanılmaya devam edilmesi, olası bir tehlike durumunda acil ikaz sistemlerinin devreye girip önceden haber verilmesi veya doğal afetler sonrasında stadın mevcut durumunun değerlendirilmesi amacıyla; ülkemizdeki tüm stratejik yapılarda uygulandığı gibi stadın hem betonarme hem de çelik taşıyıcı sistemine, Yapı Sağlığı İzleme Sistemleri kurulması önem arz etmektedir. Bu şekilde, stadın yapısal davranışına ait grafiklerin 7/24 elde edilmesi sağlanacak, performansı izlenebilecek ve olası bir limit dışı davranışta oluşabilecek hasarları önlemek mümkün olabilecektir. Böylece şampiyonluk yolunda statları dolduran taraftarların güvenliği sağlanmış ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları da sorumluluklarını yerine getirmiş olacaktır.”
MÜHENDİSLER UYARMIŞTI
Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlivan, sahilde dolgu yapılan alanla ilgili olarak “Dolgu yapılan alanda tarım toprağı kullanılıyor. Dolgu yapılan toprak üzerinde yeşermeler olduğu için bunu anlamak çok kolay. O alanda maalesef para kazanma hırsı ile Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’na muhalefet edilerek dolgu yapılıyor. Bu toprak, tarım toprağı olduğu için ileride yapılan projede de o alanlarda çökmeler yaşanacaktır. Bunların araştırmaları yapılarak çalışmaların devam etmesi gerekiyor. Toprağın oluşması binlerce yıl alıyor. Biz tarıma verimli olan bu toprağı maalesef bütün Trabzon’un ve hatta bütün ülkenin gözü önünde denize dökerek heba ediyoruz. Heba etmekle kalmıyor, aynı zamanda yapılacak olan projeyi de tehlikeye atıyoruz. O toprak sonuçta yumuşak bir toprak ve deniz zamanla toprağı alıp taşıyacaktır. Taşınan toprakta çökmelere neden olacaktır” demişti.
Kıyı şeridinin çöle döndüğünü ve yapılan dolgunun ekolojik dengeyi bozduğunu belirten Pehlivan, “Dolgu yapılan alan zaten balık üreme alanları ve 300 tür balık o alanlarda yumurtalarını bırakıyor. Dolgu ile beraber taşınan tarım toprağı çamur olarak yumurtaları kapatıyor ve balıkların yumurtalardan çıkmasını engelliyor. Kıyı şeridi çöle dönmüş durumda. Artık buna dur denilmeli. Gelecek kuşaklar hayatlarını idame ettirebilecekleri verimli toprak bekliyorlar bizden. Tabii ki inşaatlar yapılacak ama usulüne uygun yapılmalı. Oraya getirilen topraktan tarım toprağı ayrıştırılmalı, depolanmalı ve atıl alanlarda tarım alanları oluşturulmalı” diye konuşmuştu.
Çevre Mühendisleri Odası Trabzon Bölge Temsilcisi Yasin Taflan da, “Trabzon’un hafriyat alanı yoktu. Bir önceki belediye başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu döneminde gerekli kurumsal izinler alınarak proje başladı. Yeni gelen Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu ile konu hakkında görüşme fırsatımız oldu. Projeyi sonlandırıp daha fazla döküm yapmayacaklarını söylediler. O alanda tarım toprağı kullanılıyor, tahkimat yapılmıyor, işte bunların hepsi ekolojik yıkımlar oluşturup çevre kirliliği yapıyor. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu alınırken izin verildiğinde kesinlikle tahkimat yapıldıktan sonra dolgu yapılması şart koşulmuştu. Şu an dolgu yapılan alanda çevreye karşı suç var. İşin uzmanları tarafından değerlendirilip hukuksal anlamda ele alınmalı. O alanda hızlı bir şekilde yeşillenmeler oluyor. Bu da zaten tarım toprağı kullanıldığının göstergesi. Kıyılarda balıkların üreme alanlarına da zarar veren dolgu çalışması yapılıyor” ifadelerini kullamıştı.