Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi, bugün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek. Eğitim-İş Sendikası Başkanı Kadem Özbay, teklifin tüm itirazlara …
Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi, bugün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek. Eğitim-İş Sendikası Başkanı Kadem Özbay, teklifin tüm itirazlara rağmen alelacele Meclis’teki komisyondan geçirildiğini hatırlatarak “Şimdi aynı oldu bitti taktiğini kanun teklifini Meclis’ten hızlıca geçirerek yapmaya çalışacaklar. O yüzden bugün Meclis önünde son bir çağrı yapacağız. Eğitim-İş olarak sadece üç günde öğretmenlerden topladığımız 20 binden fazla imzayı teslim ederek Meclis’tekilere ‘Bu utanca imza atmayın’ diyeceğiz” dedi. Eğitim Sen yöneticileri de de bugün TBMM önünde toplanarak teklifin kabul edilmemesi çağrısında bulunacak.
Kadem Özbay
MUĞLAK VE ÇELİŞKİLİ
12 maddelik Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu, yandaş sendikaların bile okullarda açıkça savunamadığını söyleyen Özbay, şöyle devam etti:
“Öğretmenlik Meslek Kanunu, her şeyden önce muğlak ve çelişkilidir.
Milli Eğitim Temel Kanunu’nun bir uzmanlık mesleği diye tariflediği öğretmenlikte, uzmanlığın belirsiz kriterlerle kazanılan bir kariyer basamağı yapılmaya çalışılması kabul edilemez. Bu kanun, öğretmene öğretmen dememenin; ona yeni zorluklar çıkarmanın kanunudur.
AKP’nin kanun teklifinde, öğretmenler hakkında değerlendirme yapacak komisyonların yapısı, değerlendirme kriterleri, öğretmenlerin almak zorunda olduğu eğitim programlarının kimler tarafından hazırlanacağı ve içeriğinin ne olduğu gibi çok hayati sorular cevapsız bırakılmıştır.
TARİKATLARA YENİ KAPI
AKP’nin kanun teklifi ayrıca, mevcut kanundaki öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanlığı’nca seçilmesi gerektiği ifadesini kaldırarak dernek maskesi takmış tarikatlara eğitimi şekillendirme konusunda yeni bir kapı aralamaya çalışmaktadır.”
Kanun teklifindeki kariyer basamaklarından birinin adının “Başöğretmen” olarak belirlenmesinin kabul edilemeyeceğini vurgulayan Sendika Başkanı, “Cumhuriyet kavramlarının içini boşaltmak için yapılan bu taktik de boşadır çünkü tartışmasız bir gerçek vardır: Bu ülkenin tek Başöğretmeni vardır o da Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’tür!” diye konuştu.
İktidarın öğretmenleri ayrıştırma ve öğretmenler odasını bir kez daha bölme planlarının, bu metinde vücut bulduğuna dikkat çeken Özbay, sözlerini şöyle tamamladı:
“Asgari ücret bile alamayan binlerce ücretli öğretmeni, hak ettiği kadro için yıllardır bekleyen sözleşmeli öğretmenleri, atama bekleyen 1 milyona yakın öğretmen adayını, öğretmenlerin maddi, sosyal ve mesleki sorunlarını görmezden gelen bu kanun taslağı, tam olarak onu yazan ellerin zihniyetini yansıtmaktadır.
“HEBA ETTİRMEYİZ”
O yüzden Meclis önünden son bir kez çağrı yaparak ‘Milletin ve ülkenin geleceğinin aleyhine bir karar almayın’ diyeceğiz. Öğretmenliğin kıymetini ve öğretmenlerin emeklerini heba ettirmeyeceğiz!”
İŞ GÜVENCESİNE TEHDİT
Kanun teklifine, Eğitim Sen Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında da tepki gösterildi. Sendika Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, “Kanun teklifinde özel okullar ve kurslarda çalışan öğretmenlerin ekonomik ve sosyal haklarına ilişkin hiçbir düzenleme olmaması çok önemli bir sorundur. Ülkemizde bulunan bütün meslek kanunları, kamu-özel ayrımı yapmaksızın ilgili mesleğe ilişkin düzenlemeler içerirken Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifinin sadece kamuda çalışan öğretmenlere yönelik sınırlı düzenlemeler içermesi kabul edilemez” dedi.
Öğretmenlik mesleğinin birkaç kanun maddesi üzerinden büyük ölçüde statü farklılaşması ve maaş artışına indirgenmesinin doğru olmadığını belirten Prof. Kurul, şöyle devam etti:
“Teklifte uzman öğretmen ve başöğretmenlerin görev, yetki ve sorumlulukları, diğer öğretmenlerden ayırt edilemediği için eşit işe eşit ücret ilkesinin ihlal edildiği açıkça görülmektedir.Yapılması gereken, öğretmenleri statülerine göre sınırlandırıp birbirine rakip haline getirmek değil, öğretmenler arasında halen var olan sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmen ayrımlarına son veren ve kadrolu çalışmayı esas alan düzenlemeler yapmaktır.
YENİ MAĞDURİYETLER
Teklifte aday öğretmenlere yönelik adaylık sınavının kaldırılması bir müjde olarak sunulurken, sınavın işlevinin Adaylık Değerlendirme Komisyonu’na devredilmesi, aday öğretmenlerin iş güvencesine yönelik büyük bir tehdit anlamını taşımaktadır. Bu düzenleme ile atamalarda yoğun olarak gündeme gelen mülakat-torpil uygulamalarının yeniden gündeme gelmesi, arşiv taraması ve güvenlik soruşturması gibi uygulamalar üzerinden yeni mağduriyetlerin ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. ”
ORTAK TEPKİ ÇAĞRISI
Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi ile ilgili eğitim alanında örgütlü bütün sendikalara, sendikalı ya da sendikasız tüm eğitim emekçilerine ortak tepki göstermek için çağrıda bulunan Sendika Başkanı, “Kanun teklifinin muhatabı olan eğitim emekçilerinin bilgisi ve önerileri dışında hazırlanan, onların temel haklarını ve taleplerini içermeyen Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi derhal geri çekilmelidir. Bir meslek kanunu hazırlanacaksa ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı’ temel alınmalı, sadece öğretmenlerin değil, tüm eğitim emekçilerin hakları ve taleplerini güvence alına alan yeni bir düzenleme yapılmalıdır” diye konuştu.
ÖĞRETMENLER NE DİYOR?
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Öğretmen Ağı’nca bu konuda hazırlanan raporda, “Teklife yönelik eleştiriler, teklifin saydam ve katılımcı bir süreçte hazırlanmamış olması, kapsamının yetersizliği ve ihtiyaçlara yanıt vermemesi, özel okullarda çalışan ya da sözleşmeli öğretmenlere yönelik düzenleme içermemesi, katılımcı ve saydam bir süreçte hazırlanmaması, teklifte yer alan uzman öğretmen ve başöğretmen uygulamasının ayrıştırıcı olması ve bu unvanlar için sınav uygulamasının sorunlu görülmesi etrafında toplanıyor” denildi.
Rapora göre, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun özneleri olan öğretmenler, kanuna ilişkin çeşitli görüş ve değerlendirmelere sahip. Kimi öğretmenler, kanunun uzman öğretmen gibi bir kavramı içermesinin, mesleğe yeni başlamış öğretmenler açısından dezavantajlı olacağını düşünüyor. Özellikle mesleki deneyimi beş yılın altındaki öğretmenlerin mesleğe saygısını olumsuz yönde etkileyeceğini, halihazırda atamalarda yaşanan zorlukların, kanunda önerilen mülakatlarla daha da artacağını düşünüyor.
Öğretmenler, mesleğin saygınlığı ve itibarını doğrudan etkilediği düşünüldüğünde, kanunun varlığının olumlu sonuçlar yaratabileceğini de vurguluyor. Ancak kanunun hazırlanış sürecinde geniş çaplı bir katılım sürecinin işletilmemesinin, kanunun mesleğin mutfağında olan öğretmenler tarafından yeterince bilinmemesine yol açtığı dile getiriliyor. Öğretmenlerin mesleğe seçilme şartlarını, icrası sırasında uyulması gereken prosedürleri, emeklilik ve sonrası ile özel durumları düzenlemesi beklenen kanunun katılımcı bir şekilde hazırlanmaması dolayısıyla mesleki itibara zarar vereceğini düşünen öğretmenler de bulunuyor.
ÖDÜLDEN ÇOK, CEZA
Öğretmen Ağı tarafından kanun teklifi üzerine düzenlenen toplantıda şunlar dile getirildi:
“Şimdiden uzman/başöğretmen tartışmaları para üzerinden konuşulmaya başlandı. Ödülden ziyade ceza olacak gibi görünüyor. Kademeler olması iyi bir fikir olabilir ancak bu şekilde mi olmalı, bu tartışılır. Öğretmenlik zaten ‘uzmanlık’ mesleği. Bu kademelerin kanun teklifinde yer alması, öğretmenin niteliğine dair şüpheler olduğunu gösteriyor.”