Her ikisi de! Bu en basit ve doğru yanıt, kurulması güç dengeleri bulmayı gerektiren, bu nedenle de erişilmesi güç ideal bir hedefi tanımlar …
Her ikisi de! Bu en basit ve doğru yanıt, kurulması güç dengeleri bulmayı gerektiren, bu nedenle de erişilmesi güç ideal bir hedefi tanımlar aslında. Ancak ne eldeki terazi yeterince hassastır, ne de tartanlar… Ayrıca, güncel konular, farklı kaygılar ve moda akımlar, kimi medyatik fırtınalar, ister istemez terazinin kefelerini etkiler.
Bu konumda, iki yıl önce Cannes’da Altın Palmiye alan “Parazit”in yönetmeni Güney Koreli Bong Joo-ho’nun başkanlığındaki dördü kadın yedi kişilik jürinin, yarışmalı bölüme seçilen kadın yönetmenlerin düşük sayısal oranına karşın, filmlerinin niteliksel ağırlığını öne çıkarması, son derece doğal sayılmalı.
Audrey Diwan (1980), Jane Campion (1954) ve Maggie Gyllenhaal (1977), kadın-erkek ve anne-çocuk ilişkilerini farklı düzeylerde, farklı biçemler eşliğinde işlerken, alabildiğine duyarlı, içtenlikli ve son derece etkileyici filmler imzalamışlardı.
Yaratıcı sinemasında biçimsel özgünlüğün içerikten bir adım daha önde olması gerektiğini düşünenler içinse, ödül listesinde Jane Campion’un adını başa koymak yeterli olacaktı…
Henüz ikinci filmini gerçekleştiten genç yönetmen ve senaryo yazarı Audrey Diwan, biçimsel cambazlıklardan kaçınan süssüz, düz anlatımı, donuk tonları seven ışığı, mesafeli yaklaşımı, çiğliğe prim vermeyen gerçekçi bakışı gerisindeki yalın şiirselliğiyle, işlediği kürtaj konusunu ve kararlı genç kızın yalnızlığını her sahnede ön planda tutmayı başarıyor. Fransız yazar Annie Ernaux’nun(1940), yirmi yıl önce yayımlanan ve aynı adı taşıyan özyaşamsal romanının uyarlaması olan “Olay” (L’évènement), 1960’lı yıllar Fransası’nda hamile kalan üniversite öğrencisinin, kürtajın yasak olduğu o dönemde, öğrenimini sürdürebilmek amacıyla bebeğini düşürmeye çabaladığı tehlikeli zor süreç boyunca yaşadıklarını, duygu sömürüsü yapmadan tüm çıplaklığıyla sergiliyor. Kürtaj yasağı, ne yazık ki bugün dünyanın birçok ülkesinde, genç kızların ve kadınların hâlâ yaşadıkları acı bir gerçek değil mi? Afganistan’a dek uzanmaya gerek yok!..
Güncel kaygıların etkisi yanında, içeriğin biçemden daha fazla önemsenmesiyle oluştuğunu düşünebileceğimiz bu ödül listesinin tek eksiği, kuşkusuz Arjantinli yönetmen ikilisi Gaston Duprat (1969) ile Mario Cohn’un (1975), “Resmi Yarışma” adlı filmi… Yüksek bir olasılıkla alaycı dili, özeleştirel tavrının içerdiği nihilist boyut, özenli estetizmi gerisindeki kimi aşırılıklar ve sanat ödülleri konusundaki radikal söylemi, bu dört başı mamur özgün “erkek filmi”ni liste dışı bırakmış olmalı…
Bu arada, ödül listesinde Altın Aslan dışında önde gelen üç yönetmenin (Jane Campion, Maggie Gyllenhaal ve Paolo Serrentino) filmlerinin birer Netflix yapımı olması nedeniyle, sinema salonlarında sadece birkaç hafta, en fazla bir ay gösterildikten sonra, televizyon, bilgisayar ve cep telefonu ekranlarında hemen önümüzdeki aralık ayından itibaren izlenebilecek olması, bir diğer güncel, bir o kadar da hassas konuyu gündeme getiriveriyor. Özellikle Jane Campion’un filmini geniş perdeli bir sinema salonunda izleyebilmenin çok önemli olduğunu düşünenlere yürekten katılıyorum…
Sonuç olarak, yarışmalı bölümünde son derece zengin ve dengeli bir sanat sineması yelpazesi sunan Venedik, bu bağlamda Cannes’dan sanki bir adım daha önde göründü bu yıl bize…
Ancak, başka bir alanda, filmlerin dağıtımı konusunda, Cannes Festivali daha radikal bir tutum sergilemekte. Yapımını Netflix türü platformların finanse ettiği filmleri, önce sinema salonlarında uzun bir süre gösterilmeyi kabul etmedikleri için festivalin yarışmalı bölümüne dahili etmeyi reddeden bu tavrıyla, sanat sinemasının sadece içerik ve biçim değil, ayrıca gösterim koşullarıyla da bir bütün olarak ele alınması gerektiğini savunmayı sürdürüyor…
78. VENEDİK FİLM FESTİVALİ ÖDÜLLERİ:
– Altın Aslan, En İyi Film:
“L’évènement” (Olay) /Audrey Diwan
– Gümüş Aslan-En İyi Yönetmen:
– Jane Campion / “The Power of the Dog” (Köpeğin Gücü)
– Gümüş Aslan-Jüri Büyük Ödülü :
– “E Stata la mano du Dio” (Tanrının Eli) / Paolo Sorrentino
En İyi Senaryo Ödülü:
– Maggie Gyllenhaal, “The Lost Daughter” (Kaybolan Kız) filmiyle.
En İyi Kadın Oyuncu Volpi Kupası:
– Penélope Cruz / Pedro Almodovar’ın filmi “Madres Paralelas” (Koşut Anneler)’deki yorumuyla
En İyi Erkek Oyuncu Volpi Kupası:
– John Arcilla/Erik Matti’nin (Filipinler) “On the Job: The Missing 8” adlı filmindeki yorumuyla.
Marcello Mastroianni, en iyi genç kadın ya da erkek oyuncu ödülü:
– Filippo Scotti / Paolo Sorrentino’nun filmi “Tanrı’nın Eli” filmindeki yorumuyla.