“Biz devrimciliği; bugünkü tutucu, gerici, ekonomik, sosyal ve politik ilişkilerin anayasa uyarınca değiştirilmesi ve anayasa ilkelerinin hayata …
“Biz devrimciliği; bugünkü tutucu, gerici, ekonomik, sosyal ve politik ilişkilerin anayasa uyarınca değiştirilmesi ve anayasa ilkelerinin hayata uygulanması anlamına alıyoruz.”
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 13 Şubat 1967’de İstanbul Valiliği’ne verilen kuruluş bildirgesinde bu vurguyu yaptı. Bir gün önce Çemberlitaş Şafak Sineması’ndaki genel kurulda Türk-İş’ten ihraç edilen dört sendikanın başkanları Kemal Türkler (Türkiye Maden-İş), Rıza Kuas (Lastik-İş), İbrahim Güzelce (Basın-İş) ve Kemal Nebioğlu (Gıda-İş) yeni bir yapı için ortak karar vermiş, işçi sınıfı tarihinde yeni bir sayfa açmışlardı. 22 Temmuz 1980’de suikaste kurban giden DİSK Genel Başkanı Türkler ise şuna dikkat çekiyordu: “DİSK’in amacı işçi sınıfının memleket yönetimine ağırlığını koymasını sağlamak, kula kulluğu sona erdirmek, sosyal adalet içinde yaşamının ilk koşullarını yerine getirmektir.”
DİSK, 10 yılda işçi sınıfının haklarını savunan önemli bir örgüt haline gelirken, en önemli köşe taşlarından biri 1 Mayıs 1977 oldu. O gün yüz binlerce kişi, DİSK’in arkasından Taksim’e çıktı. DİSK’in yarattığı muhalefet korkusu nedeniyle mitinge saldırı düzenlendi, onlarca emekçi hayatını yitirdi.
Türkler’in katledilmesinden 52 gün sonra yapılan 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ilk hedefi de DİSK oldu. Yasaklandı, mal varlığına el kondu. Genel başkan Abdullah Baştürk ve 51 DİSK yöneticisi idamla yargılandı.
DİSK bugün 55. yılını etkinliklerle kutlayacak. “Bitmeyen Kavgadır, Sürüp Gider” başlıklı bir açıklama yapan DİSK, şu görüşler dile getirildi: “55 yıl önce kuruluş bildirgesindeki ilkelerin öngörüsü, bugün de güncelliğini sürdürüyor. DİSK emeğin hakları için, işçi sınıfının ekonomik, demokratik, sosyal ve sendikal hakları için mücadele etmeye, işçilerin sesi olmaya ‘Emeğin Türkiyesi’ için çalışmaya devam ediyor. Yaşadığımız ekonomik zorluklarla işçilerin çalışma ve yaşam koşulları gittikçe daha da kötüleşiyorken; insanca yaşamak için gereken bütün haklarımız için geçtiğimiz darboğazdan çıkış için en önde yürümeyi sürdürüyor.”