Aşıklı Höyük, Kapadokya bölgesinde Aksaray’ın Gülağaç ilçesinde, Hasan Dağı ile Melendiz Çayı arasında yer alıyor. 10 bin 500 yıllık bir tarihe …
Aşıklı Höyük, Kapadokya bölgesinde Aksaray’ın Gülağaç ilçesinde, Hasan Dağı ile Melendiz Çayı arasında yer alıyor.
10 bin 500 yıllık bir tarihe sahip, Orta Anadolu’nun bilinen en eski köyü.
32 yıldan beri kazıların yapıldığı Aşıklı Höyük, avcı toplayıcı dönemden yerleşik tarım düzenine geçişin her aşamasının izlenebildiği bir kazı alanı.
1989 yılındaki kazılarda bulunan bir kadına ait bir kafatası, dünyada ilk beyin ameliyatının 9 bin 500 yıl önce burada yapıldığını ortaya koymuş.
Aşıklı Höyük koyunun, keçinin de ilk kez evcilleştirildiği yer.
Neolitik dönemde bin yıl boyunca pek çok ilklerin görüldüğü Aşıklı Höyük’ün Göbeklitepe gibi dünyaya tanıtılması için üç yıl önce kurulan “Aşıklı Höyük Dostları Derneği” kolları sıvamış durumda.
Başkanlığını gazeteci Ferhat Boratav’ın yaptığı derneğin çoğu üyesi kazı başkanı Prof. Dr. Mihriban Özbaşaran’ın yakın arkadaşları.
Prof. Özbaşaran’ın yardımcısı ise ünlü müzik grubu Redd’in gitaristi Güneş Duru.
Aşıklı Höyük kazı ekibinin sanatla iç içeliği Duru ile sınırlı değil.
Zira birkaç gün önce tarihi Hüsrev Kethüda Hamamı’nda açılan ve 25 Şubat’a kadar devam edecek olan “Kazı İzleri” sergisi arkeoloji ile sanatın benzersiz bir buluşmasına tanıklık ediyor.
IŞIK HÜZMELERİNDEN ZAMANI ÖLÇMEK
Sergi, derneğin “Ortak Kültür Mirası: Türkiye ile AB arasında Koruma ve Diyalog Hibe Programı” çerçevesinde aldığı finansal destekle hayata geçmiş.
Fırat Arapoğlu ve Gary Sangster küratörlüğünde Türkiye, İngiltere, İspanya, ABD ve Kolombiya’dan 13 sanatçının farklı disiplinlerde ürettikleri işlere yer veriyor.
Dernek üyelerinden, Hayrünnisa Aligil ile buluşup gezdiğim sergide kimi eserleri sanatçılarıyla gezme fırsatım oldu.
Ortaköy Meydanı’nda, 16. yüzyıldan kalan hamamın büyüleyici atmosferinde, küçük bölümlerinde Aşıklı Höyük kazılarından ilham alan eserleri izlemek oldukça keyifli.
Hemen girişte, İngiliz sanatçı Anita Taylor’un halen Aksaray Müzesi’nde sergilenen ilk beyin ameliyatını geçirmiş kafatasından ilhamla kömürle yaptığı altı büyük çizim, multimedya sanatçısı Leyla Emadi’nin Aşıklıların evlerine atfen “Bir Zamanlar Biz de Vardık” çalışmasıyla karşı karşıya.
İngiliz sanatçı Anita Taylor (soldan sağa) küratör Gary Sangster, Aşıklı Höyük Dostları Derneği’nden Hayrünnisa Aligil ve Katalan sanatçı Eva Bosch Taylor’un eserinin önünde.
“Kazı İzleri” sergisinin fikir annesi olan Katalan sanatçı Eva Bosch “Evde Işık ve Karanlık” eserinin önünde anlatıyor:
“Belirli aralıklarla ziyaret ettiğim Aşık Höyük’te deneysel kerpiç evlerde gerçekleştirdiğim videolarda, tarih öncesi toplulukların ışık hüzmelerinden zamanı nasıl ölçtüklerini göstermeye çalıştım”.
Sanatçılara uğramadan önce sergiyle ilgili açıklamalarda bulunan kazı ekibinden Doç. Dr. Nurcan Kayacan, Aşıklılar Topluluğu olarak bilinen ve esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan insanların evlerini önce daire, daha sonra dikdörtgen inşa ettiklerini söylüyor.
Bu evlerde kapı niyetine kullanılan açıklıklar çatıda.
İnsanlar çatıdan girip çıkıyor evlerine.
Ölülerini de aynen Çatalhöyüklüler gibi evlere gömüyorlar.
Ayrıca obsidiyen taşını yontma uzmanılar.
OBSİDİYEN TAŞINA VE KEÇİ DERİSİNE GÖNDERME
Obsidiyen uzmanı olan Dr. Kayacan’a göre, Aşıklı Höyük’te volkanik bir taş olan obsidiyen ile her türlü alet de yapılıyor.
Nitekim “Kazı İzleri” sergisi’nde obsidiyen taşına ve bolca kullanılan keçi derilerine gönderme yapan eserler çoğunlukta.
Kolombiyalı sanatçı Blanca Moreno keçi derisi parşömenleri üzerine mürekkep ve pigment boya işleri hamamın bir duvarını boydan boya kaplıyor.
Ahmet Rüstem Ekici ve Hasan Sorar 3D tekniğiyle üretilen heykel ile.
Murat Germen’in yerde sergilenen “Kopma” eseri ise insanın doğadan kopuşunu simgeliyor.
Osman Nuri İyem, Dillwyn Smith, Stephen Farthing, Özgül Aslan, Şahin Domin, Emre Zeytinoğlu eseriyle sergiye katılan diğer sanatçılar.
“Kazı İzleri” hem yerli/ yabancı sanatçıların, hem arkeoloji ile sanatın diyalog içerisinde olduğu katmanlı bir sergi olmuş.